15.01.2012

rubailer

ömer hayyam



şarap testimi kırdın allahım
zevk yollarımı bağladın allahım
yere saçtın lal rengi şarabımı
tövbeler tövbesi, yoksa sen sarhoş musun allahım

hiç, bildikleri hiçtir, bilmek istedikleri hiç
bak da gör şu cahilleri, kurulmuşlar tepesine dünyanın
onlardan değilsen şayet kafir derler adama
boşver onları hayyam, sen bak kendi yoluna

yoksulluk muydu beni huzuruna getiren
değildir yoksul azla yetinmeyi bilen
hiçbir şey beklemem senden saygıdan başka
dürüst ve özgür bir kişiye saygı göstermeyi bilirsen

her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye
altınları, gümüşleriyle övünmeye
tam işleri dilediği düzene girer
ecel çıkıverir pusudan: benim, ben diye

varlığın sırları saklı senden, benden
bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben
bizimki perde arkasında dedikodu
bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.

geçip gidiyor o asude gençlik çağı
unutmak için dikiyorum kafama şarabı
acı mı geldi? böylesi gider hoşuma
ömrümün ağızda bıraktığı tat da acı

denize düşüp kaybolan su damlası
toprağa karışan toz zerresi
nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası
fena bir böcek işte, bugün var yarın yok

ne bilginler geldi, neler buldular
mumlar gibi dünyaya ışık saldılar
hangisi yarıp geçti bu karanlığı
birer masal söyleyip uykuya daldılar

biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz
kuklacı felek usta, kuklalar da biz
oyuna çıkıyoruz birer, ikişer
bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz

yaşam soluğumuzun kaynağını soruyorsun
çok uzun bir hikayeyi özetlemek gerekirse
derim ki çıkmış ummanın derinliklerinden
sonra umman yutuvermiş onu yeniden