jodi picoult
bir keresinde zoe ile birlikte hastalarından birinin düğününe gitmiştik. yahudi düğünüydü ve daha önce hiç görmediğim takılarla ve tanık olmadığım geleneklerle, bilmediğim bir dildeki dualarla gerçekten çok güzeldi. gelinle damat bir gölgeliğin altında durmuştu. törende haham, damada dönüp peçeteye sarılı bir şarap bardağını ayağıyla ezmesini söylemişti. "evliliğiniz, bu parçaları birleştirmek için gereken süre kadar uzun sürsün." demişti. sonra herkes yeni evli çifti kutlarken oraya gitmiş ve çimenlerin üstünde duran peçetenin içinden küçük bir cam parçası almıştım. ve eve dönerken o parçayı okyanusa atmıştım; böylece bardak bir daha asla tekrar birleştirilemeyecek ve o çift sonsuza dek ayrılmayacaktı.
kalbim o şarap bardağı gibi. bütüne ulaşması gereken ama her şeyi çok bildiğini sanan bir salak sayesinde o şansı asla yakalayamayacak bir şey gibi.