milan kundera
mümkün olan tek bir direniş vardır: dünyayı ciddiye almamak.
dikkat çekici bir tip, bir kadını baştan çıkarmaya çalıştığında, kadın rekabete girdiği izlenimine kapılır. kadın da kendini dikkat çekmek zorunda hisseder. direnmeden teslim olmamak zorunda hisseder. oysa kayıtsızlık kadını özgür kılar. tedbir almaktan kurtarır. pratik zeka gerektirmez. kadını kaygılardan arındırır, böylece onu daha ulaşılabilir kılar.
kayıtsızlık varoluşun özüdür. her zaman ve her yerde bizimledir. kimsenin görmek istemediği yerde bile mevcuttur o: dehşette, kanlı savaşlarda, en kötü felaketlerde. dramatik durumlarda onu kabul etmek ve adlı adınca anmak çoğunlukla cesaret ister. ne var ki, onu kabul etmek yetmez, kayıtsızlığı sevmek gerekir, onu sevmeyi öğrenmek gerekir.
hem bir davetsiz misafir hem de müşfik olan biri, acımasız bir mantığın sonucu olarak, hayatı boyunca özür dilemeye mahkumdur.
yaşam ölümden daha güçlüdür; çünkü yaşam ölümle beslenir.
şu insanlara bak! bak! gördüklerinin en azından yarısı çirkin. çirkin olmak da insan haklarının bir parçası mı? peki, hayatın boyunca bu çirkinlikle yaşamanın ne demek olduğunu biliyor musun? hiç ara vermeden? cinsiyetini de kendin seçmedin. gözlerinin rengini de. yaşadığın yüzyılı da. ülkeni de. anneni de. önemi olan hiçbir şeyi kendin seçmedin. bir insanın sahip olabileceği haklar, uğruna savaşılmasını ya da meşhur beyannameler yazılmasını gerektirecek hiçbir neden bulunmayan zırvalardan ibaret!
kadın cinselliğinin bazı altın noktaları vardır: ben hep bunların üç tane olduğunu düşünmüşümdür: uyluklar, kalçalar, memeler.