elias canetti
her insan, en güçsüzü bile, başkasının yanına yaklaşmasını önlemek ister. insanlar arasında kurulan her toplumsal yaşam biçimi kendisini, ele geçirilip yakalanmanın durmak bilmeyen korkusunu teskin eden mesafelerde dile getirir.
pek çok kadim uygarlığın çarpıcı özelliği olan simetri, kısmen insanın kendi etrafında eşit mesafeler yaratma girişiminden türer. bu uygarlıklarda, güvenlik mesafelere dayandırılır ve sembolik olarak mesafelerle ifade edilir. başka herkesin varlığının temeli olan yönetici en uzakta ve en bariz biçimde ayrı durur; yalnızca parlaklığıyla değil, bu bakımdan da güneşle ya da çinlilerde olduğu gibi, daha da geniş olan gökyüzüyle özdeşleştirilir. etrafında giderek daha çok odalı saraylar inşa edilerek ona ulaşmak zorlaştırılır. onun isteği olmadan içeriye girilmesini imkansızlaştırmak için her dış ve iç kapıya çok sayıda muhafız yerleştirilir. uzaktaki güvenli yerinden, herhangi bir insanı, nerede olursa olsun yakalatabilir. ama yüz kat duvarın arkasında korunurken, herhangi biri onu nasıl yakalayabilir?
insanları yönetmek isteyen herhangi biri, bu insanlar onun önünde hayvanlar kadar iktidardan yoksun kalana kadar onları önce aşağılamaya, haklarını ve direnme kapasitelerini onları kandırarak ellerinden almaya çalışır. onları hayvan gibi kullanır ve onlara söylemese bile, onların kendisi için hayvanlar kadar az değer taşıdığını kendi içinde her zaman açıkça bilir; yakınlarıyla konuşurken, onlardan koyun ya da sığır diye bahseder. nihai amacı onları kendi içine almak ve özlerini emmektir. onlardan arta kalan onu ilgilendirmez. onlara ne kadar kötü davranırsa onları o kadar küçümser. artık işe yaramaz hale geldiklerinde, tıpkı kendi dışkısından kurtulur gibi, yalnızca evinin havasını kirletmemelerine dikkat ederek onlardan kurtulur.