hildegard knef: hayat bazen yabancı bir kentte geçirilen pazar günlerine benzer. insan kime danışacağını, kime sığınacağını bilemez.
irene nemirovsky: beni teselli eden ne kitap ne de bir sanat eseridir, bu yaşlı ve kusurlu evreni seyre dalmaktır.
juli zeh: hayat, ne yapalım ki gücünün zirvesinde başlar ve bu noktadan itibaren sürekli aşağı inerek sonuna ulaşır. kötü bir dramaturji hatası.
jean rhys: kuşkusuz, yaşam haktan yana değildir. gerçekten lanet olası haksızlıklarla doludur. herkes bilir bunu.
gabriela adameşteanu: hayatta gerçekten kendini inanılmaz mutlu hissettiğin anlar kalıyor aklında, bunu sonra hatırlıyorsun. sonradan da aslında o mutluluk ve sükunet anlarının kısa bir süre sonra gelecek olan büyük sorunların habercisi olduğunu anlıyorsun; yine de o anlardan güzel bir hatıra kalıyor aklında.
katherine mansfield: kimi anlar vardır, korkunç anlar vardır hayatta; insanın sığınağından çıkıp dışarı baktığı anlar ve berbattır bu. insan bu anlara boyun eğmemelidir.
madam du deffand: melekten istiridyeye kadar tüm türler, tüm varoluş koşulları bana aynı derecede talihsiz görünüyor. can sıkıcı olan, doğmuş olmaktır.
clarissa p. estes: bir hayat çok fazla kontrollü olduğu zaman, kontrol edilemeyecek kadar az hayat kalır.
jhumpa lahiri: daha gençsin. özgürsün. kendine bir iyilik yap. çok geç olmadan, çok fazla durup düşünmeden, sırtına yastığınla yorganını yükleyip dünyanın görebildiğin kadar çok yerini gör. pişman olmazsın. bir gün bunu yapman için çok geç olacak.