ursula k. le guin: gerçek, insanı özgürleştirir.
georges bataille: hakikatin bizim üzerimizde hakları vardır. hatta üzerimizdeki tüm haklara sahiptir.
peyami safa: hakikati seviniz, o da sizi sever. hakikati arayınız, o da sizi arar. yalan çin setleri gibi kalın duvarlar örse, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: "buradayım!" der.
marcus aurelius: şeyleri, fikrini zorla kabul ettirmek isteyen kimsenin yargıladığı ya da senin onları yargılamanı istediği gibi değil, gerçekte oldukları gibi gör.
margaret atwood: gerçek, tarih olsa onu asla satamazdınız; çünkü insanlar, içinde hiçbir şeyin kokmadığı bir geçmişe sahip olmayı tercih eder.
ingeborg bachmann: nasıl bazıları için tanrı, bazıları için para pul, bazıları için şan ve şöhret, bazıları için de ruhlarının ebedi huzuru önemliyse, benim için de doğru önemlidir.
philipp vandenberg: insanlar, gerçeklerden korktukları kadar hiçbir şeyden korkmazlar.
dave eggers: gerçeği asla bilemeyecek, gerçeğin yakınından bile geçemeyeceğiz. gerçek, şahit olunması gereken bir şeydir. diğer her şey anlatıdan ibarettir, eğlencelidir fakat kaba ve şekilsiz hakikatten ziyade nakış gibi işlenmiş yalanlarla örülüdür.
tagore: eğer gerçeği kavramak istiyorsan kendini tamamıyla ona vermelisin. gerçeğe ulaşmanın başka yolu yoktur.
roland barthes: usta, öğrencinin başını uzun zaman suyun altında tutar, yavaş yavaş su kabarcıkları seyrekleşir; son anda usta, öğrenciyi çıkarıp yeniden canlandırır: "gerçeği, havayı istediğin gibi istediğin zaman, evet, işte o zaman bileceksin onun ne olduğunu."