charles bukowski
intihara meyilliydim. zaman zaman ağır bunalımlara giriyordum. kalabalığa ve özellikle de sıraya girip beklemeye tahammülüm yoktu. ve hayatlarını sıraya girip bekleyerek geçiren bir toplum olmaya doğru gidiyorduk. hava gazı ile intihar etmeyi denemiş, başarısız olmuştum. ama başka bir sorunum vardı. sabahları yataktan çıkamıyordum. nefret ediyordum yataktan çıkmaktan. herkese, "insanlığın en büyük iki icadı yatak ve atom bombasıdır." diyordum. deli olduğumu düşünüyorlardı. çocuk oyunları. ömürlerini çocuk oyunları oynayarak geçiriyordu insanlar -hayatın dehşetinden etkilenmeden rahimden mezara gidiyorlardı.
evet, nefret ediyordum sabahları yataktan çıkmaktan. hayata yeniden başlamak demekti. bütün geceyi yatakta geçirince insan kolay kolay vazgeçemeyeceği bir mahremiyet geliştiriyordu yatağı ile.
ben hep yalnız biri olmuşumdur. bağışlayın, kafadan biraz kontağım galiba; ama arada sırada ayaküstü yapılan bir düzüşmeyi saymazsak, dünyadaki bütün insanlar yok olsa umurumda olmaz. evet, hoş değil, biliyorum. ama bir sümüklü böcek kadar hoşnut olurdum. beni mutsuz eden insanlardı sonuç olarak.