irvine welsh
kim olduğunu ve kim olmadığını anlamaya çalışmak lazım. hayattaki esas macera bu. kendini bir yerde bulduğunda arkada bıraktığın ve hep yanında taşıdığın şeyler vardır.
önemli olan hayatın kalitesidir. bir sene adam gibi yaşamak, elli sene bok gibi yaşamaktan iyidir.
kendini bok gibi hissettiğinde, bütün enerjin akıp gittiğinde lavaboda koca bir bulaşık yığını görürsen bu en kötü şeydir, olabilecek en kötü şey budur. bütün enerjin sanki küvet deliğinden akıp gitmiş gibi olur, son damlasına kadar.
bütün istediğiniz, hayatınız boyunca deliler gibi elde etmeye çalıştığınız şey budur: siz her boka maydanoz olurken başkalarının sizi rahat bırakması. başka bir deyişle, üstün ırka dahil olmak, kapitalist sınıfların tam yetkili bir üyesi olmak.
öğretmenler hiçbir işe yaramaz. eğer siktiğimin öğretmenlerini dinleseydim hayatta hiçbir yere gelemezdim.
bizi kurtarabilecek şey: a) bir sürü para b) peşimizdeki genç piliçler olacaktır. yirmilerinde bunu görüntünle, otuzlarında kişiliğinle becerebilirsin; ama kırklarına geldiğinde ya zengin ya da ünlü olman gerekir. iş bu kadar basit. herkes benim tutkulu olduğumu sanıyor ama değilim. ben yalnızca işi sürdürme peşindeyim, bir çeşit kriz yönetimi.
köpek balıklarıyla yüzüyorsanız hayatta kalmanın tek yolu, içlerindeki en büyük köpek balığı olmaktır.