carl gustav jung
dünyanın önemli bir dönüm noktasına geldiğini birçok insan sezinliyor ama bu büyük değişikliği nükleer parçalanmaya ve roketlere bağlıyorlar ve bu arada insan ruhunda neler olup bittiği sorunsalı görmezden geliniyor.
tanrı imgesinin, psikolojik bağlamda, ruhun özünün bir göstergesi olduğu ve bu imgede, dünya politikasında bile ciddi bir ikiye bölünmüşlük yaratan bir çatlağın bulunduğu artık insanoğlunun farkına vardığı bir gerçektir ve bu nedenle, yerine başka bir şey koyma gereksinimi ortaya çıkmış ve bu gereksinim kendini, ruhtaki karşıtların bir sentezi olarak bütünlüğü dairesel simgelerle göstermek olarak ortaya çıkmıştır.
1945 yılından beri ortada dolaşan ufo söylentilerini kastediyorum. bu söylentiler ya hayal ürünü ya da gerçek. ufo'ların başka gezegenlerden ya da dördüncü bir boyuttan geldikleri savunuluyor.
bu söylentilerin başlamasından aşağı yukarı yirmi yıl önce, 1918'de, ortak bilinçdışı üzerinde yaptığım araştırmalarda buna benzer bir evrensel simgenin varlığını ortaya çıkarmıştım. buluşumu açıklamadan önce, emin olabilmek için on yıl boyunca bilgi topladım.
mandala, çağlar boyunca varlığı kabul edilmiş bir arketip imgesidir ve benliğin bütünlüğü anlamına gelir. bu dairesel imge ruhsal özün bütünlüğünü ya da mitsel bağlamda, insanda var olan tanrısallığı simgeler. boehme'nin mandalasının tersine, yeni mandalalar bütünleşmeyi, ruhsal bölünmeyi telafi etmeyi ya da bu çatlağın üstesinden gelebilmeyi umut ediyorlar. bu işlem ortak bilinçdışının bir ürünü olduğu için kendini her yerde gösteriyor. ufo olaylarının dünyayı sarmış olması bunun kanıtıdır ve ufo'lar dünyanın bugün içinde bulunduğu ruhsal durumun belirtileridir.