jiddu krishnamurti
yaşam ıstırap çekmek, zevk ile acı, umut ile hayal kırıklığı arasındaki bitmeyen kavgadır.
yaratıcı olmak demek inisiyatifle, sevgiyle, nezaketle, duygudaşlıkla ve anlayışla dolu olmak demektir.
ne kadar çok şeye sahip olursak o kadar parçalanırız. ne kadar fazla mal mülk, ün, deneyim, bilgi edinirsek o kadar çabuk bozuluruz.
kişinin her zaman kendisiyle, kendi görüntüsüyle, kıyafetleriyle ilgilenmesi -ki çoğumuz şu veya bu şekilde bunu yapıyoruz- duyarsız olmak demektir; çünkü o zaman zihin ve kalp kapanır ve kişi tüm güzellik algısını kaybeder.
yoksulluk toplumun suçudur. açgözlü ve kurnaz insanların diğerlerini sömürüp yükseldikleri bir toplumun kabahatidir yoksulluk.
karakter sadece geleneklerin bizden yapmamızı ve yapmamamızı istediği şeyleri tekrarlamak değil, özgün bir şeyler yapmaktır.
iyi bir mevkiye, çok güzel bir eve, muhteşem bir bahçeye, zarif kıyafetlere sahip olabilirsiniz; başbakan olabilirsiniz ama sevgi olmadan bunların hiçbiri bir anlam ifade etmez.
insanın yardımseverlikten bir çıkar umup ummadığı ve kendisini aç insanları doyurmaya iten dürtünün ne olduğu konusunda çok uyanık olması gerekir.
anlamak demek sözcüklerin, ön yargıların ve dürtülerin engellemesi olmaksızın bir şeyin hakikatini doğrudan görmek demektir.
sadelik zihnin deneyimin ve anıların yükünden kurtulmasıdır. gerçek sadelik bilgiden, anımsamaktan, deneyim toplamaktan kurtulmaktır.