bilge karasu
adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki hep yanında kalsın istemiş. her gün suyunu tazelemiş, denizden kova kova çekip taşıyarak. bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş. balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya. gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye. balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış. günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş. balığı da yanında. koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş. çocuklar geçiyormuş oradan. balığı görmüşler. nasılsa, acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık, denize atalım demişler. adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde.
via ali poyrazoğlu