3.10.2017

zanaatçılık

richard sennett

zanaatçılık çoğunlukla el işçiliği için kullanılan ve bir keman, saat ya da çömlek yapılırken kalitenin amaçlandığını gösteren bir terimdir. ama bu fazlasıyla dar bir bakış açısı. zihinsel zanaatçılık diye bir şey de var, anlaşılır bir şekilde yazma çabası buna örnek gösterilebilir. sürdürülebilir bir evlilik yapmak toplumsal zanaatçılık olarak görülebilir. o halde zanaatçılığın kapsamlı bir tanımı şöyle yapılabilir: bir şeyi o şeyin kendisi için iyi yapmak.

zanaatçılık, kabaca yorumlandığında, bir şeyi o şeyin kendisi için iyi yapma arzusudur. bütün insanlar bir şeyi iyi yapmanın verdiği tatmini yaşamak ve yaptığı şeye inanmak ister. ama yeni düzen iş, eğitim, siyaset alanlarında bu arzuyu tatmin etmez, edemez. yeni iş dünyası, bir şeyi o şeyin kendisi için iyi yapma arzusunun bir insanın yaşantısında yıllar ya da on yıllar içinde kök salmasına izin vermeyecek kadar hareketlidir. insanları hareketli işler için eğiten eğitim sistemi derine inme yerine kolaylığı tercih eder. siyasi reformcu, yeni kültürü özel kurumlarda taklit ederek, yaptığı şeyle övünen ve onu sahiplenen bir zanaatçıdan çok, sürekli yeni şeyler arayışında olan bir tüketici gibi davranır.

öz-disiplin ve özeleştiri tüm zanaatçılık alanlarına sıkı sıkıya bağlıdır; standartlar önemlidir ve kalitenin amaçlanması, ideal olarak, kendi içinde bir amaç haline gelir. zanaatçılık nesneleştirmeyi vurgular. nicola amati bir keman yaptığında o keman vasıtasıyla kendini ifade etmedi. bir keman yaptı. amati'nin o nesneye yaptığı yatırım kendisiydi. kendini, kemanı yaparken hissettiklerini değil, kemanı doğru yapıp yapmadığını esas alarak yargıladı. amati'nin çalışırken depresyonda mı yoksa mutlu mu olduğuyla ilgilenmeyiz; f deliklerinin kesimine, verniğin güzelliğine bakarız. nesneleştirme bu anlama gelir: kendi içinde anlamlı bir şey yapmak.

bu nesneleştirme ruhu, alt düzeyden, vasıfsız görünen emekçilerin bile işiyle gurur duymasını sağlayabilir. örneğin, öğrencim bonnie dill, 1970'lerde harlem'de yaşayan temizlik işçileriyle -kent merkezinde yaşayan beyaz işverenleri tarafından genellikle acımasızca yerilen, çok az ücret alan siyah kadınlarla- ilgili bir çalışma yapmıştı. günün sonunda nadiren bir teşekkür sözü işitse de bu kadınlar bir evi iyi temizlemiş olmaktan bir parça benlik değeri çıkarıyordu: ev temizdi.

aynı yıllarda boston'daki fırıncıları incelediğimde, aile tarafından işletilen ve babaların ve amcaların ailenin daha genç üyelerinin büyük kısmına kötü davrandığı ve çok fazla baskı yaptığı bir fırında da yine, elde edilen sonuç sabahın erken saatlerinde yaşanan kırgınlığın bir kısmını alıp götürüyordu: ekmek iyiydi.

zanaatçılık tesellisine romantik bir nitelik vermemek önemli; ama bir şeyi o şeyin kendisi için iyi yapmanın sonucunu anlamak da eşit derecede önemli. kabiliyet, hem somut hem de kişi dışı bir ölçütle değerlendirilir: temiz temizdir. bu şekilde anlaşıldığında zanaatçılık esnek kapitalizmin kurumları içinde huzursuzca oturur. sorun, yaptığımız tanımın son kısmında yatıyor: bir şeyi o şeyin kendisi için yapmak.

insan bir şeyi nasıl iyi yapacağını ne kadar iyi anlarsa ona o kadar özen gösterir. ne var ki, kısa vadeli işlemler ve sürekli değişen görevler üzerine kurulu olan kurumlar bu derinliği üretmez. hatta şirket bundan korkabilir; buradaki yönetim şifresi içe doğru büyümedir. sırf bir etkinliği doğru yapmak için o etkinliğin derinlerine inen kişi, diğerleri tarafından, tek bir şeye saplanmış, yani içe doğru büyümüş kabul edilir; ve zanaatçı için saplantı aslında gereklidir. bu kişi, kaşla göz arasında konup kalkan ve asla yuva yapmayan danışmanın tam tersidir. dahası, kişinin herhangi bir uğraş için becerilerini derinleştirmesi zaman alır.

üniversiteden yeni mezun olmuş genç bir meslek sahibinin incelediği deneklerden aldığı bilgilerin hangilerinin gerçekten işe yarar olduğunu anlaması genellikle üç, dört yıl alır. kabiliyeti pratikle derinleştirmek, insanların pek çok farklı şeyi kısa sürede yapmasını isteyen kurumların amacına ters düşer.

esnek şirket akıllı insanlardan faydalanır ama eğer bu insanlar kendini zanaatçılığa verirse sorun yaşar.