balzac
çocukların kendilerini yönetenlerin haksızlıklarının kokusunu alma yetisi köpeklere benzer: sevildiklerini ya da hoş görüyle karşılandıklarını çok iyi hissederler. arı yürekler çelişkilerden daha çok, küçük ayrıntılardan alınırlar. bir çocuk, kötülüğü ancak doğanın yüreğine yerleştirdiği iyilik duygusu incitilirse öğrenir.
zekâsı kıt olanların zihinlerinin harekete geçmesi için despotluğa gereksinimi vardır, yüce gönüllüler ise yüreklerinin çalışması için eşitliğe susamışlardır. oysa dar görüşlü insanlar ufuklarını zulümle olduğu kadar iyilikseverlikle de genişletirler, güçlerini başkaları üzerinde acımasızlık ya da iyilikseverlik yüklü bir otoriteyle uygularlar, yine de mizaçlarının kendilerini ittiği yöne giderler. çıkarı itici güç olarak ele aldığınızda, toplumsal olayların çoğunun gizini bulursunuz.
acı çekenleri, kurbanları, sanatçıları kıskançlığın ve kinin onlara zorla aşıladığı o olağanüstü tutkunun tam ortasındayken avutabilen en hoş şeylerden biri, kendilerini her zaman eleştiren ve kötüleyen kişilerin övgü dolu sözleridir.