5.11.2018

buzda yürüyüş

werner herzog

1974 yılının kasım ayında, geçen yüzyılın en önemli sinema eleştirmenlerinden yakın arkadaşı lotte eisner'in paris'te hasta yatağında ölmek üzere olduğu haberini alınca şöyle der herzog: "olamaz, dedim, şimdi ölemez, alman sineması şu an onsuz yapamaz, bu önemli kadının ölmesine izin veremeyiz."

herzog, oraya yürüyerek giderse eisner'in ölmeyeceğine, iyileşeceğine dair çılgınca bir inançla münih'ten yola koyulur. bir sırt çantası ile çıktığı bu yolculukta köylerden, tarlalardan, dağ yollarından kar buz içinde geçerken karşılaştıklarını kendine has üslubu ile kâğıda aktarır. yolda gördüklerini anlatırken aslında yaşam, ölüm ve dünya hakkında adeta kısa ve kesik ama derin bir konuşma yapar kendisiyle.

"brienne'e varır varmaz insanlar birden saklanmaya başladılar, sadece ufak bir bakkal yanlışlıkla açık kaldı. sonra o da kapandı ve o zamandan beri kasaba ölüme terk edildi. bu kasabanın üstünde işlenmiş demir parmaklıklarla heybetli bir kale duruyor: tımarhane. bugün kendi kendime 'orman,' dedim sık sık, hakikat bizzat ormanın içinde geziniyor."

kendime dair derin düşüncelere dalmak dünyanın geri kalanının uyum içinde olduğunu açığa çıkarıyor.