zygmunt bauman
stanley milgram'ın deneklerine, öğrenmeyi daha verimli kılacak yolların keşfedilmesi amacıyla yapılan bir araştırmaya katılacakları söylenmiştir.
öğrenci ilk hatasını yaptığında deneklerden ona elektrik şoku uygulamaları istenmiştir. şok düzeyi 15 volttur. 15 voltluk bir şok tümüyle zararsızdır ve hissedilmez. burada ahlaksal bir sorun yoktur.
bir sonraki şok elbette daha güçlüdür; ama yalnızca hafifçe. her şok bir öncekinden hafifçe daha yüksektir.
deneğin davranışının niteliği tümüyle suçsuzdan vicdansıza doğru ama dereceli bir şekilde değişir.
denek kesin olarak nerede durmalıdır? bu iki tür davranışı birbirinden ayıran çizgi hangi noktada aşılmıştır? denek bunu nasıl bilecektir?
bir çizgi olması gerektiğini saptamak kolaydır; ama bu çizginin nerede olması gerektiğini saptamak pek kolay değildir. eğer denek bir sonraki şokun kabul edilemez olduğuna karar vermişse bu şok -her seferinde- bir öncekinden yalnızca hafifçe şiddetli olduğuna göre, verdiği son şok uygulamasının gerekçesi neydi? atmak durumunda olduğu adımın uygunluğunu reddetmek az önce atmış olduğu adımın ahlaksal değerini düşürmektir ve bu, deneğin kendi ahlaksal değerini düşürür.
denek, deneyi derece derece gerçekleştirerek tuzağa düşmüştür. deneyi yapanlar ahlaksal kaygıların ifade edilmesi karşısında hep "dokularda kalıcı hiçbir hasar kalmayacak" gibi donuk, alışılmış ve sönük bir açıklamayla yanıt verdiler.
bir deneyde, deneğe, kurbana şok verecek tetiği çekmesi değil de, başka bir denek asıl şoku verinceye dek, yalnızca yardımcı bir eylemde bulunması emredildiğinde, 40 yetişkinden 37’si en yüksek şok düzeyine dek çıktı.
milgram'in vardığı sonuca göre, kötü bir eylemin yapıldığı bir zincirde yalnızca bir ara halka ve eylemin nihai sonuçlarından uzak olunduğunda sorumluluğun görmezden gelinmesi psikolojik yönden kolaydır.
milgram'in deneyindeki deneklere, kurbanın ellerini zorla, sözde elektrik şokunun verildiği bir levha üzerine koymaları söylendiğinde yalnızca %30’u emre itaati deney sonuna dek sürdürdü. kurbanın ellerini kavramak yerine yalnızca, kumanda masası üzerindeki manivelayı çevirmeleri istendiğinde itaat edenlerin oranı %40’a yükseldi.
kurbanlar bir duvarın ardında gizlenip de yalnızca acı dolu çığlıkları duyulur olduğunda işin sonunu getirmeye hazır deneklerin oranı %62,5’e fırladı. sesin kapatılması, oranı daha fazla yükseltmedi, oran ancak %65 oldu. bu, bizim en çok gözlerimizle hissettiğimizi gösterir. kurbandan fiziksel ve psikolojik uzaklık arttıkça zalimleşmek daha kolay hale geliyordu.