yakup kadri karaosmanoğlu
şiirdeki karanlık, ilimdeki karanlık gibi ışığın yokluğuna değil, dante'nin cennet'indeki geceler gibi, ancak ışığın sustuğuna işarettir. böylece şair bize karanlığı sevdirmek, bizi karanlığa alıştırmak suretiyle, karanlığı dağıtmak isteyen âlemden ziyade, ondan gizlenmiş olan hakikatleri görebilmemize yardım eder.
pascal'ın dediği gibi, "kâinatı muhit olan bu ebedi gece içinde aydınlık bir fezadır." pascal, "bizi her taraftan karanlıklar sarmış." diyor. görülüyor ki, anlaşılmazlık, bizzat hilkatin kendisinde gizli olan vasıflardan biridir ve şairde bu vasfın tecellisi ilahi bir meziyet sayılmak lazım gelir.
bize söyleyen şair değildir, biz şairi söyletiriz. çünkü şair, tabiat gibidir. kendisinde gizlenmiş servet ve güzellik hazinesini ancak onu keşfetmeyi bilenlere verir.
ey türk şairi! senin taş attığın yer ise, hiç dalgalanmayan ve hiç ses vermeyen karanlık ve ıssız bir boşluktur.