gabriel garcia marquez
yüz yirmi altın lira edecek ne zenci kadın vardır, ne de beyaz, meğerki elmas sıçıyor olsun.
insan bedeni, insanın yaşayabileceği yıllara göre yapılmış değildir.
atlarla olan iletişimsizlik yüzünden insanlık geri kalmıştır.
yazı ne kadar saydam olursa şiirsellik o kadar çok kendini gösterir.
bunca yıllık insanlık tarihinde, hiçbir kuduz hastası, nasıl olduğunu anlatacak kadar uzun yaşamamıştır.
mutluluğun iyi edemediğini iyileştirecek ilaç yoktur.
düşüncelerini kabullenecek olursanız, hiçbir deli, deli değildir.
her bir saat, tıpkı bir yer sarsıntısı gibi ta içimde yankılanıyor.
düşünceler kimsenin değildir, tıpkı melekler gibi, oralarda uçuşur dururlar.
hekimler ne derlerse desinler, insanlarda kuduz hastalığı, çoğu kez düşmanın onca düzenbazlıklarından biridir.
insan hiçbir zaman inancını tam olarak yitirmez, içinde hep bir kuşku kalır.
zenciler tanrılarına horoz kurban etmekten öteye geçmezler; oysa kutsal mahkeme, masum insanları işkence aletiyle parça parça etmekten ya da halkın gözleri önünde diri diri yakmaktan zevk alır.
aziz thomas söylemişti, "iblislere, doğruyu söyledikleri zaman bile inanmamak gerekir."
düşman, bizim yanılgılarımızdan çok, zekâmızdan yararlanır.
her zaman her şeyi anlamışımdır, ölüm dışında.
şeytanın sayısız kurnazlıkları arasında en sık görüleni, masum bir bedenin içine girebilmek için iğrenç bir hastalığın görünümüne bürünmesidir. ve bir kez girdi mi, onu oradan çıkartmaya kimsenin gücü yetmez.