dost körpe
evrenin yalnızlığına dayanmak cesaret ister.
korkutucudur ince uzun bir yüzün ardında yatan sağlam kişilikler.
varoluş, yalnızca yok oluşun değil, etkisizliğin, eylemsizliğin karşıtı olarak ele alınan varoluş, doğası gereği, erişebildiği tüm yaşamları tüketerek sürüp gider. tüketemediği tek yaşam kendi özünde var olandır.
genelgeçer yargılar beni hep rahatsız etmiştir. insanı hiçbir yere götürmezler, sonunda bir de bakarsın ki yaşamın kendi kuyruğunun peşinde koşmakla geçmiş.
yaşam çok belirsizdir. onu kelimelerle anlatamayacağınız, kitaplara sokamayacağınız gibi, herhangi bir kanala da akıtamazsınız. her yeri tutuşturan alevler gibidir yaşam, kontrol etmenin, emin olmanın tek yolu onu söndürmektir.
her şeyin kaynağının bulunabileceği, tüm ırmakların birleşip döküldüğü o okyanusa doğru ilerlemek ve giderek yaklaşmak, o dayanılmaz yoğunluktaki gerçekliğe yaklaşmak cesaret ister. bir insan kaldıramaz bunu. başka bir şey olmak gerekiyor.
yapacak işim olmadığında, öğle vakitleri örneğin, bu yolun kıyısında bir banka oturur ve gelip geçen araçları izler, bir yerden diğerine gitmenin anlamsızlığını düşünürdüm.
iki kişi bir olduğunda, ikinci bir kişi asla var olamaz bu dünyada.
unutma ey okur, yeni bile eskiyi barındırır hep içinde.