w. somerset maugham
küçük bir binanın merdivenlerine oturup, (bina, vernikli dört sütun ile altında devasa bir bronz çanın sarktığı yüksek, kiremit çatıdan oluşuyordu) ıstırap içindeki şehre doğru kıvrılıp bükülerek, ağır ağır akan nehri izlediler. şehrin mazgallı surlarını görebiliyorlardı. sıcak hava kara bir bulut gibi asılı kalmıştı şehrin üzerinde. fakat nehrin çok ağır akmasına rağmen hâlâ hareket ediyor oluşu insana her şeyin geçici olduğunu hatırlatan hüzünlü bir his veriyordu. her şey geçip gidiyordu, bu akıştan geriye kalan neydi? bütün insanlar, insan ırkı o nehirde birer su damlasıymış ve her biri birbirine hem çok yakın hem çok uzak, isimsiz bir sel gibi, denize akmaya devam ediyormuş gibi geldi kitty'ye. her şey çok kısa sürerken ve hiçbir şey çok önem taşımazken, insanların önemsiz nesnelere saçma anlamlar yükleyip, kendilerini ve etraflarındakileri üzmeleri acınası bir durumdu.
kitty, bir an geleceği düşündü. walter'ın kafasında ne planlar kurduğunu bilmiyordu. ona hiçbir şey söylemiyordu. sakin, kibar, suskun ve gizemliydi. nehirde, sessizce bilinmezliğe doğru akan iki küçük damla; kendilerine kalsa bireyselliklerini büyük ölçüde korumuş, ama dışarıdan bakan için suyun ayrılmaz bir parçası olan iki küçük damlaydılar.
kitty'nin dalgın bakışları, nehrin durgunluğuna takılmıştı. karanlık, sonsuz denize doğru sessizce akan iki küçük damla.