matt d'avella
shannon whitehead: kesinlikle hayatımızın nasıl görünmesi gerektiğine dair bir yanılgı söz konusu. reklamlar olsun, instagram olsun, facebook olsun, tüm bunlar, hayatımızın mükemmel olması gerektiğini söyleyen birer ilüzyon.
patrick rhone: bu olay yavaşça gelişti. bir günde oluşan bir şey değil bu. bu bize, çok para kazanmak isteyen kişiler tarafından yavaşça ve emin adımlarla, 100 senedir satılmaya devam ediliyor. bizi bunlara gerçekten ihtiyacımız olduğuna inandırmak istiyorlar.
leo babauta: bence insanlar, içlerindeki boşluğu doldurmak için satın alıyorlar. biliyorum çünkü ben de öyleydim. ama ne kadar şey alırsak alalım, hangi modaya uyarsak uyalım, tam anlamıyla tamamlanmış olmuyoruz. sadece aramaya devam ediyoruz. bu açlık asla dindirilemez.
rick hanson: şöyle bir sonuç çıkıyor bence, aslında istemediğin bir şeye asla doyamıyorsun. diğer bir deyişle, aslında daha fazla şey, daha fazla oyuncak, daha fazla araba falan istemiyoruz. bize getirecekleri şeyi istiyoruz. bütün olduğumuzu hissetmek istiyoruz. tatmin olmak istiyoruz.
jim carrey: keşke herkes zengin ve ünlü olabilseydi. işte o zaman cevabın bu olmadığını anlarlardı.
sam harris: odaklanma kapasitesine sahibiz ancak bunu, bir uyarıcıdan bir diğer dopamin deneyimine kadar, yani bir diğer e-posta ile ya da bir diğer tweet ile ödüllendirilene kadar ya da telefona başka herhangi bir şey gelene kadar yaşıyoruz. sanırım bunun için ödediğimiz bir bedel var.
david friedlander: bu artık bir sorun haline geldi. nokia'nın bir araştırması vardı. buna göre, ortalama biri telefonunu günde 150 kez kontrol ediyor.
jesse jacobs: büyük bir şehrin sokağında yürürken bile telefonlarına kilitleniyorlar. tamamen matrix'teyiz. hiç düşünmeden gazete okumak, sosyal medya sayfanızı güncellemek ve tüketmek daha kolay.
ryan nicodemus: daha azıyla bir hayat düşünün, etrafınızdaki karmakarışık hayattaki şeylerin engellemediği tutku dolu bir hayat düşünün. hayal ettiğiniz şey, amacı olan bir hayat. mükemmel bir hayat değil, kolay bir hayat değil, ama basit bir hayat.
joshua fields millburn: insanları sevin ve eşyaları kullanın; çünkü tam tersi asla işe yaramaz.