w. somerset maugham
manastırda gördüklerimden ne kadar etkilendiğimi anlatamam. o rahibeler harikalar, kendimi tamamen değersiz hissetmeme sebep oluyorlar. her şeyden vazgeçmişler, evlerinden, ülkelerinden, aşktan, çocuklardan, özgürlükten ve çoğu zaman vazgeçmenin çok daha zor olduğunu düşündüğüm bütün o küçük şeylerden, çiçeklerden ve yeşil kırlardan, bir sonbahar gününde yürüyüşe çıkmaktan, kitaplardan ve müzikten, rahatlıktan, her şeyden vazgeçmişler, her şeyden. ve bunu fedakârlık, sefalet, itaat, öldürücü işler ve duayla dolu bir hayata kendilerini adamak için yapıyorlar.
bu dünya, hepsi için tam anlamıyla gerçek bir sürgün yeri. hayat, onların katlanmaya hevesli olduğu bir geçiş evresi, fakat hepsinin kalbinde her zaman aynı arzu var -ah, bu arzudan çok daha güçlü bir şey, bu bir özlem; onları ebediyete kavuşturacak istekli ve tutkulu bir ölüm özlemi.
hedefledikleri şey bir yanılgıysa eğer, bunun önemli olup olmadığını merak ediyorum. onların hayatları başlı başına çok güzel. bana öyle geliyor ki yaşadığımız dünyaya iğrenmeden bakmanın tek yolu, insanların zaman zaman kaostan yarattığı güzelliklerden geçiyor. yaptıkları resimlerden, besteledikleri müziklerden, yazdıkları kitaplardan ve sürdürdükleri hayatlardan. bütün bunların arasında en zengin güzellik ise güzel yaşam. işte mükemmel sanat eseri.