nurdan gürbilek
hale, ayla anlamına gelen "aura", walter benjamin'de sanat yapıtını ya da genel olarak bir nesneyi eşsiz, tekil kılan varoluştur. "tekniğin olanaklarıyla yeniden üretildiği çağda sanat yapıtı" adlı yazısında aura, "benzersiz bir uzaklık olgusu" olarak tanımlanır. sanat yapıtını özgün, tekil kılan, onunla kurulan ilişkinin benzersiz bir deneyim olmasını sağlayan, sanat yapıtına büyüsünü ve otoritesini veren de bu mesafe, bu uzaklıktır. bunu mümkün kılan ise gelenektir; sanatın ritüelden kaynaklanan yönleridir. sanat yapıtının yeniden üretimi işte bu uzaklığı, sanatın ritüele olan bağımlılığını ortadan kaldırır, onu daha yakına getirir: aura çözülmüş, sanat yapıtını çevreleyen hale kaybolmuştur artık. benjamin yukarıdaki yazısında ise aura'yı biraz farklı bir vurguyla, "bir uzaklığın bir kerelik görünüşü" olarak tanımlıyor: "bir nesnenin aura'sını duymak, ona bakışa karşılık verme yeteneğini tanımak demektir." fotoğrafçılık bu yeteneği ortadan kaldırır. çünkü burada insan aygıtın içine doğru uzun süre bakar; ama karşılıksız bir bakıştır bu: "öyle ya, aygıt insanın suretini çıkarır, onun bakışına cevap vermeden."