bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
bir daha hiç öpüşmeyecek gülçin
bir daha hiç öpüşmeyecek gülçin
o çok sevdiği porselen fincanla çay içmeyecek
uzatamayacak saçlarını, sevgilisinin istediği gibi
yazılsa destan olacak bir aşkın serüveni
şiirimde bir dipnot olacak şimdilik
anısı yoktur küçük rüzgârların
yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da ölür
bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
yanlış adreslerdeydik, kimliksizdik belki
sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
zaman kekemeydi ve tarihe sızan
soytarılar gördük gencömrümüzde
ölüm peşimize düşende bir göçebeydik
aşkı bilmiyorsam nasıl değiştiririm
kendim, seni ve bütün dünyayı
ey kalbim sana denk düşüyor bütün acılar
ey kalbim sana denk düşüyor bütün acılar
acılar tek ve mutlak olan bir şeyi anlatıyor
gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
uzak ve anısız bir bakış
uzak bir buluttur şimdi keder
bir tetik düşer soluk soluğa kalır geyik
dağ taş ürperir, sular kirlenir büsbütün
ey acıyı ödünç alan, o artık sende kalsın
sonsuza kadar senin olsun o çığlık
her mecnun yine de bir çöl bulur kendine
bir şiir yaz ozansan eğer diyor
ekleyeyim mektubuma ağlasın anam
diyorum ki mahpus arkadaşıma
şiirimiz analar ağlamasın diyedir