ahmet haşim
fen, yağmuru lazım olduğu zaman yağdırmak imkanını bulmadıkça veyahut suyun yerini tutacak bir madde keşfetmedikçe dünyanın mutlak hakimleri şu kızıl ufuklar üzerinde sıra sıra yürüyen ve gürleyen siyah bulutlar kalacak.
hint'in kadim din kitabı olan vedalar'da bulutların metaforik ismi ineklerdir. kimyanın sonsuz ilerlemesine rağmen dünya hâlâ gıdasını şu semavi memelerden akan sütte arıyor. fen bulutların keyif ve hevesine hükmedebilmekten şimdilik hayli uzaktır. insan sefaletine karşı bulutları merhamete getirmek için elimizde yağmur duasından başka hiçbir çare yok.
bulutlar bize küsünce nehirler kurur, tarlalar ölür. bahçeler solar, toprak mahsullerini keser, şahısların kesesi ve neticede devletlerin hazinesi boşalır, ticaret durur, sanat durur. bu geniş trajedi çerçevesi ortasında insanın korkunç kaderini bir an tasavvur etmek bile muhayyileyi yakmaya kafidir.
alışılandan biraz daha fazla sürecek bir kuraklık milyonlarca insan neslinin asırlardan beri zahmetle biriktirdiği zekâ sermayesini tüketmeye ve bizi bu derece şımartan bir medeniyeti iflas ettirmeye kafidir. hasılı hayatın sonsuz çarkını döndüren bulutlardır.
şu çarkları suyla dönen dünya eski zaman işi bir değirmenden hâlâ farklı değil.