pascal mercier
insanın kendisini tam anlamıyla kavrayabilmesinin en iyi yolunun bir başkasını tanımayı ve anlamayı öğrenmek olması mümkün müdür? hayatı bambaşka bir çizgi izlemiş, bambaşka bir mantığa sahip olmuş birini? bir başka hayata duyulan merak, insanın kendi zamanının tükenmekte olduğunun bilincinde olmasına nasıl uyar?
geçmiş şeylerin izleri beni neden üzüyor, bunlar sevinçli bir şeyin izleri olsalar bile?
biz insanlar için çok büyük olan şeyler vardır: acı, yalnızlık ve ölüm; ama güzellik de, görkem de, mutluluk da. bunun için dini yarattık. onu kaybedersek ne olur? o şeyler bizim için çok büyük olmayı sürdürürler. bize kalan her bir hayatın şiiridir. bizi taşıyacak kadar güçlü müdür o?
ruh, gerçeklerin olduğu yer midir? yoksa gerçek denen şeyler sadece hikayelerimizin aldatıcı gölgeleri midir?
bir insan bir şeyi sadece kendisi için yapsaydı ve haberi olmadan bir milyon insan onu seyredip yaptığını kitsch sayarak pis kahkahalarla gülselerdi, nasıl bir hüküm verirdik biz?
ama birinin ruhunu anlayabilmek için kendimizi açarsak? günün birinde sona eren bir yolculuk mudur bu? ruh, gerçeklerin bulunduğu bir yer midir? yoksa sözüm ona gerçekler sadece hikayelerimizin aldatıcı gölgeleri midir?
gençken, ölümsüzmüşüz gibi yaşarız. ölümsüzlük hakkındaki bilgimiz, incecik kağıt bir zar gibi sarar bizi, tenimize neredeyse dokunmaz. hayatımızın hangi döneminde değişir bu? o zar ne zaman daha sıkı sarmaya başlar bizi; ve sonunda boğar? o zarın, hafif ama yine de inatla kalan baskısını nasıl anlarız ki o baskı asla gevşemeyeceğini bize öğretir? başkalarında nasıl anlarız bunu? kendimizde nasıl anlarız?
sıkı dostlukla, birbirimizin içinde çaprazlama yer alırız, görünmeyen bağlar özgür kılan bir zincirdir. bu çaprazlama konum mütehakkimdir: mutlaklık ister. onu bölmek ihanettir. oysa biz bir tek insandan hoşlanmaz, bir tek kişiyi sevmez ve bir tek ona dokunmayız. yapılacak ne var? değişik dostlukları ustalıkla yönetmeye mi çalışacağız? konuları, sözleri, el kol hareketlerini titizlikle kayıt mı edeceğiz? ortak bilinenleri ve sırları? sessizce, damla damla akan bir zehir olurdu bu.