hüseyin rahmi gürpınar
dünyada birbirini aldatmayan karı koca yok gibidir.
helaliniz bir kadınla beş on sene yaşayıp da içinizden onu aldatmamış olanlarınız varsa beri tarafa gelsinler, alınlarına birer sadakat çelengi takayım. fakat maalesef bu takdir alametini taşımaya müstahak kocalar devede kulak bile değildir.
eğer siz aldatmıyorsanız bu sadakatinizin koskocaman bir veya birkaç sebebi olmalı. ya kadınların sizden hoşlanmayacakları bir yaradılıştasınız ya da kadınların kalplerini ele geçirmek sanatına hiç aşina değilsiniz. veyahut da para tutmuyorsunuz.
genç, güzel ve zenginseniz siz kendinizi ne kadar sakınsanız da zaten kadınlar sizi rahat bırakmaz. bir erkeğin gözü sevdaya, şöyle böyle gelişigüzel düşüp kalkmalara ne kadar tok olsa da erkek cinsi bu cici mama hususunda obur çocuklara benzer. bu açgözlülerin bayramda midelerini ne kadar şekerle doldursanız da bunlar yine camekanda iştahlarını çekecek bir bonbona tesadüf ederler. ve bunun için cüzdanlarının köşesindeki en temiz parayı fedadan çekinmezler.
aldatmak ve aldanmaktan nefret ederim. bir kadın kocasını, keza bir koca karısını sevmiyorsa açıktan açığa söylemeli. şeri ve kanuni surette birbirlerinden ayrılmalıdırlar. aldatmak kepazece bir cinayettir. karı kocalığın izzetinefsine bundan büyük, bundan acı, bundan korkunç yara açılamaz.
benim nazarımda nikah demek karşılıklı sadakate söz vermek demektir. bu sadakati sürdüremeyecek kadar hercai karakterli olanlar kendi zaaflarını bilip böyle ağır bir taahhüt altına girmemelidirler.
karımın gıyabi hükmünü yersem bu yargılamanın benim için temyizi yoktur. orada durup fırtınaya göğüs germeli, kızlar ne söylerlerse şiddetle ret ve katiyen inkar etmeli. "inkar yiğidin kalesidir." derler. tecrübe üzerine darbımesel söyleyen atalarımız elbette bu sözü boşuna söylememişlerdir.
sonradan insanın bazı soruşturmalara uğraması muhtemel olan bu tür vakalarda uzun, karışık, dolambaçlı yalanlar uydurması tehlikelidir. insan heyecanla ne dediğini unutur. başka türlü söyler. foyayı meydana verir. her şeyde sadelik iyidir.
karısına karşı benimki gibi irade dışı sadakatsizliklerde itiraf soğukluk yaratır. ebedi bir kırgınlığa sebep olur. fakat inkarla her şey tamir edilir. zaten bu acı hakikatin ıstırabından kurtulmak için kadının gönlü, inkarı gizli bir sevinçle kabule meyillidir.
ahlak bazı insanlarda bir leşi örten kefen gibi pek yüzeysel bir elbisedir. içini hiç kurcalamaya gelmez. derhal kangren ve pis koku taşar. şimdi şurada kocanın dostça elini sıkar, koridor dolambacında karının memesini. bunlar karıları güzel olan çiftlerin etrafında pervanedirler. fakat nihayetinde ateşe düşen kendileri değil, bedbaht kocalardır.
bir kadının sadakatsizliğini imzasız mektupla kocasına ihbar etmek, ekseriya bu, pek adi bir öfke ve kinden doğan hasta ruhlara mahsus bir harekettir. biraz hassas olan bir koca karısının sadakatsizliğinden mutlaka koku alır. bu malumu ona ilam bir insanlık değildir.
bir delikanlıda birinci motivasyon sevdadır. her genç bir sevda değirmenidir. ilanıaşk ettikleri kadınlardan yüz bulamayınca onları iffetsizlikle itham etmek garabetine kalkarlar.
aile namuslarına hürmet lazımdır. bir gün gelir sen de evlenirsin, anlarsın. karına yan gözle bakanın can düşmanı olursun. bir koca için dünyada karı sadakatsizliğinden korkunç bir felaket olamaz. sana hiçbir fenalığı dokunmayan masum bir adamın hayat saadetini yıkmaya vicdanın nasıl razı olur? toplumsal ahlaksızlıkların en kötüsü işte budur. umumi ahlak, bireylerin doğruluklarıyla teşekkül edebilir. sen, ben insani vazifelerimizin zıddına hareket edersek başkalarından ne bekleyebiliriz?
ihanet ettiğimiz kimseleri her zaman büsbütün sevmez değilir. fakat aleyhlerinde yaptığımız vefasızlıklardan da nefsimizi kurtaramayız. onları belki biraz üzülerek, acıyarak aldatırız. fakat aldatırız.
aynı fabrikanın bir model üzerine imal edilmiş makineleriyiz. hepimizin de sürçen kısımlarımız, fena işleyen yanlarımız vardır.