walter benjamin
yazmayı bir temrin olarak görmek. eşyayı uzaklığın, soyutlamanın imkanlarıyla değil, kaydederek, suretini çıkararak, tekrarlayarak tanımak isteği.. bütün bunlar hep aynı saf zihinsel tutkunun, devlete ya da topluma hizmet sunmak zorunda olmayan, kültürel ürünü kendisi için seven "kültür adamı"nda rastlanabilecek bir tutkunun ifadesidir. ama bu ancak boş zamanı olan, yazıyı para ya da nüfuz kazanma yolu olarak görmeyen, yayıncıya yazı yetiştirmek zorunda olmayan biri için söz konusu olabilirdi. bu yüzden kültür adamıyla birlikte bu tutku da maddi temelini geri dönüşsüz bir biçimde kaybetmiştir. yüzyıl başında edebiyat adamlarını devrimcilere dönüştüren sürecin bir yönü de budur: edebiyat adamı kibrine, cüretine, bilgeliğine kaynaklık eden bağımsızlığı kaybetmiştir artık.