bertrand russell
yaratıcılık kimseden bir şey almadan yoktan var etmektir. gerçek büyük davranışlar, özgürlük çerçevesi içinde irdelerseniz, yaratıcı olanlardır.
can sıkıntısı yüksek bir zekanın belirtisidir ve önemi çok büyüktür.
eninde sonunda insanların çoğunluğu materyalisttir. istedikleri şeyler, para ile alınabilecek şeylerdir.
bir tek suçsuzun kurtarılması, doksan dokuz suçlunun salıverilmesine değer.
iyi bir hükümette iktidarın kullanımının sınırları, kontrol odakları, karşıt ağırlıkları vardır. kötü bir hükümette iktidar ayrım tanımaz. kötü bir hükümetle savaşa tutuşun, büsbütün kötüleştirirsiniz onu.
felsefenin gerçek görevi dünyayı değiştirmek değil, anlamaktır.
bir gün bisikletle winchester'e giderken yolumu kaybettim, ilk kasabada bir dükkana girip "winchester'e giden en kısa yolu bana söyleyebilir misiniz?" dedim. karşımdaki, dükkanın arkasındaki benim göremediğim bir başkasına seslendi: "bir bay winchester'e en kısa yolu soruyor." dedi. ses cevap verdi: "winchester mi?" "eeevet." "en kısa yol mu?" "eeeevet." "bilmiyorum."
önemli şeyler başaranların hemen hepsi, şu ya da bu şekilde kudret tutkusu ile davranmışlardır. azizler için de bu böyledir, günahkarlar için de. her enerjik kişide rastlanır bu davranışa.
hangi yönde olursa olsun ilerleyenler, her zaman halkı karşılarında bulmuşlardır. ta ilk çağlardan beri insanlığın ileri attığı her büyük adım, bireyler sayesinde olmuştur ve hemen her zaman bu kişiler toplumun çetin bir direnişi ile karşılaşmışlardır.
ikinci dünya savaşı birincisi gibi olmadı. 1914'te cepheye gidenler, pek geriye dönemeyeceklerini bildiklerinden elbetteki bayram yapmıyorlardı. ama cephe gerisi eğlenceli idi. ikinci dünya savaşı gerçekten farklı oldu. bıkmış bir hal vardı insanlarda. savaş ürpertisini yirmi beş yıl önce duymuşlardı.
arkadaşlık, sevgi, çocuklarla ilişkiler, başkalarıyla içtenlik.. bu ilişkiler mutlu olmadıkça yaşam zordur.
dört başı mamur, bütün zorluklara karşın başarılmış bir işin mutluluğuna sınır yoktur. eğer size uygun ise her türlü uğraşı sizi mutlu yapacaktır.
en varlıklılar bile yoksullar yurduna düşmekten korkarlar.
tam anlamıyla hoşgörü, ortada suç olmadıkça düşünceleri için kimseyi cezalandırmamaktır.
önemli bulduğum dört şey var. birincisi sağlıktır. ikincisi bizi yoksulluğa düşmekten koruyacak araçlar. üçüncüsü, başka insanlarla mutlu ilişkiler. dördüncüsü de çalışmada başarı.
eskiden yoksulluk bazı insanlar için çaresi olmayan bir hastalıktı. bugün böyle değil. dünya yoksulluğa son vermek isterse kırk yılda çözer bunu. hastalık geriledi, daha da gerileyebilir. insanların istedikleri kadar ve istedikleri zaman yaşamaktan kıvanç duymalarına hiçbir engel yoktur.