valerie solanas
merhametsiz ve üzücü olmadıklarında tamamen sıkıcı olan yaratıklar tarafından ve onlar için kurulmuş bir toplumda hayat, merhametsiz ve üzücü olmadığınızda tamamen sıkıcıdır.
insanın istediğinin hiçbir zaman gerçekleşmemesi, dünyayla başetme kabiliyeti konusunda özgüveninde bir azalmaya ve statükonun edilgen bir biçimde kabulüne yol açar.
birbirleriyle empati kurma kabiliyetine sahip, akılcı, bütünlüklü ve rekabet etmeleri için doğal bir sebep olmayan varlıklardan oluşan bir toplumun, hükümete, kanunlara ve liderlere ihtiyacı yoktur.
toplumumuz bir cemaat olmayıp tecrit edilmiş aile birimlerinden ibarettir. gerçek bir cemaat, birbirinin bireyselliğine ve mahremiyetine saygı duyan, aynı zamanda birbirlerini zihinsel ve duygusal olarak etkileyen -birbirleriyle özgür ilişkiler içinde olan özgür ruhlar- ve ortak sonuçlara varmak için birbiriyle işbirliği yapan -türün mensupları ya da çiftler değil- bireylerden oluşur.
insanın dünyayla baş edip onu değiştirebilme ya da en hafif biçimiyle olsun, kendi kaderini etkileme kabiliyetine duyduğu özgüvenin eksikliğiyle bir araya gelen öfke ve nefret korkusu, dünyanın ve onun üzerinde yaşayan insanların çoğunun iyi olduğuna ve en banal, en ilkel eğlencelerin çok zevk verdiği, derin hazlar sunduğu yönünde aptal bir inanca yol açar.
yüksek eğitimin amacı eğitmek değil, mümkün olduğunca fazla sayıda insanı çeşitli mesleklerden dışlamaktır.
bu toplumda hayat, en iyi halinde bile can sıkıntısından ibaret olduğundan ve toplumun hiçbir tarafı kadınlara uygun olmadığından; uygar kafalı, sorumlu, heyecan arayan kadınlara; hükümeti yıkmak, para sistemini bertaraf etmek, her alanda otomasyonu kurumlaştırmak ve erkek cinsini yok etmekten başka çare kalmıyor.