8.03.2009

kafe

jack london

işte pırıltılı bir tabir daha: kafe. romantizmden, gelenekten ve tabirleri korunmaya değer kılan her şeyden yoksun. artık "kafe" tabiri, bana makul çağrışımların ötesinde hiçbir şey ifade etmiyor. oysa dünyanın öte yanında ne zaman bu kelimeyi duysam, kafelere giden onca insanı anımsardım. muhayyilem düşünürlere ve züppelere, partizan yazarlara ve suikastçılara, yazar bozuntusu bohemlere takılıp giderdi. oysa burada, dünyanın bulunduğum tarafında ne yazık ki bu isim yerini bulmuyor. kafe: insanların kahve içtiği yer. hiç de değil. böyle bir mekânda asla kahve bulamazsınız. kahve ısmarlayabilirsiniz gerçi, size fincanın içinde kahve olduğu iddia edilen bir şey getirirler. ama tadına bakınca hayal kırıklığına uğrarsınız; çünkü kesinlikle kahve değildir bu.