louis-ferdinand celine
"yalnızca sefalet insandaki dehayı özgür kılabilir. sanatçıya acı çekmek yaraşır. bir tutamı asla kafi gelmez. avuç avuç anca keser sanatçıyı. çünkü sanatçı ancak acıların bağrında doğurabilir de ondan. ancak acıya, efendisine boyun eğdiği müddetçe." (alfred de musset)
yazara düşen, avucunu yalamaktır. harbi sanatçı dediğin, sen kaç, zindan kovalasın, öyle geçirir ömrünü.
bir kere sanatçı dediğin sürüden ayrılmayı seçmiştir, milletin gözüne gözüne batmıştır. eh ötekilere ibret olsun diye cezalandırılmasından daha normal, daha doğal bir şey olamaz.
öfkesine yenilen, diline sahip çıkamaz. öfke iblisleri yapışır adamın yakasına. gün gelir, ciğerini sökerler adamın.
eh bakıyorum da size profesör y misal, rencide etmek için demiyorum da, hani siz de pek bir zeki gösteriyorsunuz dışarıdan! hani böyle bir mantıkçı havanız falan var hatta! takılıyordur o gençler peşinize muhakkak! bir güzel dolduruyorsunuzdur o kafalarını! ah o gençler yok mu o gençler, başınızın tacıdır hepsi kesin. eh olacak tabii, sayelerinde karnınız doyuyor! ah o sabırsızlıkları, o cüretkarlıkları, o tembellikleri! siz şimdi kazuistik falan da takılıyorsunuzdur tabii! kesin, kesin! abélard’ı sollamışsınızdır bile! oh mis, tam modası!
bunların sağı solu belli olmaz profesör y, bunlar, bu malum kitle, acayip "coşkulu anlar" yaşıyordur misal, sonra durup dururken, bir bakmışsın şalter atmış bunlarda! bir bakmışsın o coşku dönüvermiş vahşete, yağmaya, hatta cinayete, anında, oracıkta! insan denen tür, etle beslenir.
insanlar öyle çok değil, topu topu ikiye ayrılır, nerede olursa olsunlar, ne bok yerlerse yesinler, ya işçidir bunlar, ya pezevenk. ya biri, ya öteki! mucit dediğin adamlar da "memurların" en zavallı türüdür! daha baştan idamlıktırlar! çaktırmadan aşıramayan, adam gibi cilalayamayan, intihalden faydalanmasını beceremeyen yazar, belasını bulmuş demektir!
cümle alemin nefretine pek güzel nail olmuştur! artık insanlar kendisinden tek bir şey beklemektedir, o da bir an evvel nalları dikmesidir ki böylece zulasındaki numaraları yürütebilsinler! oysa intihalciler, aşıranlar, tam aksine, güven verirler insanlara.
lan zaten şu kadarcık coşku olsaydı profesör y beyefendi bunlarda, tek bir savaş yüzü görmezdi şu dünya yüzyıllardır! tek bir katliam yaşanmazdı! ama daha çok bekleriz!
şu yaşadığımız dünyada aslolan tek hakikat nedir bilir misiniz? ben söyleyeyim: bu dünya var ya, paranoyak olmuş! ya! bildiğin paranoyak! olmayan şeyleri var sanıyor, çizmiş işte kafayı!