esther vilar
kadın, çalışmayan bir insandır.
yaşam insanlara iki seçenek sunar: hayvansal bir varoluş -düşük bir yaşam düzeyi- ve manevi bir varoluş. kadın kuşkusuz ilkini seçecek ve fiziksel refahı öne çıkaracak, kuluçkaya yatacak bir yer ve engellenmeksizin üreme alışkanlıklarıyla oyalanacak bir ortam arayışına koyulacaktır.
kadınlar zihinsel kapasitelerini kullanmazlar. aslında bilerek bu kapasitelerinin bozulmasına göz yumarlar. birkaç yıllık aralıklı eğitimden sonra, sonradan gelişen ve geri döndürülemez bir aptallık durumuna yönelirler.
teorik olarak güzel bir kadın, bir şempanzeden daha az bir zekaya ihtiyaç duyar ve buna rağmen kimse onu topluma uymayan bir yaratık olarak değerlendirmez.
olsa olsa en geç on iki yaşına kadar, kadınların çoğu fahişe olmaya karar vermiştir. ya da başka bir deyişle, kendileri için bir erkek seçip bütün işi onun yapmasını sağlamaktan oluşan bir gelecek tasarlamışlardır. bu işlevlerine karşılık olarak kadınlar da, erkeğin belli zamanlarda vajinalarını kullanmasına göz yummaya hazırdır.
bir kadın buna karar verdiği anda beynini geliştirmekten vazgeçer. elbette çeşitli dereceler ve diplomalar alabilir. bunlar onun erkeklerin gözündeki piyasa değerini artırır; çünkü erkekler, bir şeyleri ezbere bilen bir kadının, ayrıca erkekleri de tanıyıp anlayacağına inanır. erkeğin tekrar tekrar yaptığı en büyük hatalardan birisi, kadını kendi eşiti olarak, yani eşit zihinsel ve coşkusal kapasiteye sahip bir insan olarak değerlendirmesidir.
bir erkek bir kadının yemek pişirme, bulaşık yıkama ve temizlik işlerinde saatler harcadığını gördüğü zaman, bu işlerin onu belki de mutlu ettiği, çünkü tam da onun zeka seviyesine uygun işler olduğu aklına hiç gelmez. o anda bütün bu angaryanın, kadını, bir erkek olarak önemli ve arzu edilir bulduğu onca şeyi yapmaktan alıkoyduğunu düşünür. bu nedenle kadının yaşamını kolaylaştırmak ve onu erkeğin düşlediği yaşam biçimine sürüklemek için otomatik bulaşık makineleri, elektrikli süpürgeler, hazır yemekler icat eder. ama hayal kırıklığına uğrayacaktır. kadın, kazandığı zamanı tarihle, politikayla ya da astronomiyle aktif bir şekilde ilgilenmek için kullanmak yerine pasta yapar, iç çamaşırlarını ütüler ve oya yapar ya da özellikle maceracıysa banyo duvarını çiçek çıkartmalarıyla bezer.
erkek bu tür şeylerin varlıklı yaşamın temel ögeleri olduğunu düşünür. bu fikir ona kadın tarafından aşılanmış olsa gerek; çünkü erkek, pastanın dışarıdan satın alınmasına da, iç çamaşırların ütüsüz olmasına da, banyo duvarlarında çiçek desenlerinin bulunmamasına da gerçekten aldırış etmez. kadının bu amaca ulaşmasını kolaylaştırmak ve onu angaryadan kurtarmak için mikserler, mutfak robotları, ütüsüz giyilebilen çamaşırlar ve çiçek süslemeli tuvalet aletleri, fayansları icat eder; ama kadın hâlâ edebiyatla, politikayla ya da evrenin fethiyle aktif ve ciddi bir şekilde ilgilenmez. onun için yeni bulunan bu boş zaman tam zamanında imdada yetişmiştir. artık kendisiyle ilgilenebilir ve elbette entelektüel başarı özlemi ona yabancı olduğu için o da dış görünüşü üzerinde odaklaşır.
kadınların daha zevkli, daha çekici, daha "kültürlü" olduğu doğrudur; ama yaşam beklentileri kesinlikle entelektüel değil, hep maddeci olacaktır. devrime giden ilk adımı asla kadınlar atmayacaktır.