esther vilar
erkeklerin kadınları etkilemek için yaptıkları önemli değildir. kadının dünyasında erkeğin yeri yoktur. onun dünyasında sadece başka bir kadın önemlidir.
elbette bir erkek dönüp ona baktığında memnun olacaktır. bir de bunu yapan erkek şık giyimliyse ve pahalı bir spor araba kullanıyorsa gerisi can sağlığı. onun bu durumda duyduğu hoşnutluk, senetlerinin değerinin yükseldiğini gören bir hissedarınkiyle kıyaslanabilir. söz konusu erkeğin çekici veya zeki olup olmaması kadın için kesinlikle önemsizdir. hissedar, temettü kuponlarının rengiyle kesinlikle ilgilenmez.
bir şirket, belli bir alanda uzman olan birisini kendine çekmek istediği zaman, olabilecek her yoldan söz konusu kişinin gönlünü okşar. sözleşme imzalandıktan sonra işveren artık rahat bir nefes alabilir. uzman artık o şirkete bağlıdır. kadın da erkek konusunda aynen böyle davranır. onu, sadece onunla hayatın ne kadar güzel olduğunu kanıtlamaya yetecek kadar serbest bırakacaktır. buna inanan erkek, onunla yaptığı sözleşmeden hoşnut olacaktır.
kadınlar birbirleri için ideal hayat arkadaşı olurdu. duyguları ve içgüdüleri aynı ilkel düzeye gerilemiştir. çünkü kaç tane bireyci veya kural dışı kadın vardır? birlikte yaratacakları cenneti ve varoluşlarının ne kadar heyecan verici olacağını hayal etmek zor değil. entelektüel düzey sersemletici ölçüde düşük bile olsa hiç kimse gerçekten kaygılanmayacaktır.
kadınlar kesinlikle zarif cins olarak adlandırılamaz; çünkü sadece fiziksel düzlemde değerlendirilmediği sürece aptal bir insana kesinlikle zarif veya güzel denemez.
kadının en büyük ideali işsiz ve sorumsuz bir yaşam sürmektir. ama böyle bir yaşamı çocuklardan başka kim sürer? yakaran gözleriyle, gamzeleriyle, o bebeklere özgü yağ dokulu sevimli küçük bedeniyle, temiz, kadife gibi teniyle küçük bir çocuk. yani bir erişkinin sevimli bir minyatürü. kadınların özendiği de işte bu çocuktur: kolay kahkahaları, çaresizliği, korunma ihtiyacı. çocuğa bakmak gerekir; çünkü kendine bakamaz.
bu değerli bebek görünüşünü korumak için özel olarak geliştirilen kozmetiklerin ustaca uygulanışının, çaresizliğin, anlamsız gevezeliğin, şaşkınlık ve hayranlık ifade eden "oh!" "ah!" ve "harikulade!" gibi nidaların da yardımıyla ve deli saçması gevezelikle kadınlar, dünyanın, eskisi gibi tatlı, sevimli küçük kızlar olduklarına inanmaya devam etmesini sağlamak için olabildiğince uzun süreyle bu "bebeksi görünüşlerini" korumaya çalışırlar ve erkeğin kendilerine bakmasını sağlamak için de ondaki koruma içgüdüsüne güvenirler.
hangi kadın yirmi beşinden sonra böyle bir bebeksi görünüşü koruyabilir ki? kozmetik sanayinin her türlü hilesine, magazin dergilerindeki düşünmeye ve gülmeye karşı verilen öğütlere -çünkü her ikisi de kırışıklık yaratma eğilimi gösterir- rağmen, sonunda gerçek yaşını göstermesi kaçınılmazdır. o zaman sadece çaresiz, sevimli küçük kızların güzellik timsali yaratıklar olduğuna inanmaya şartlandırılmış olan erkek, yetişkin bir yüzle ne yapabilir ki?
erkek, yumuşak hatları et torbalarıyla şişkinleşen, derisi sarkıp kırışan, çocuksu ses tonu çatlaklaşan ve kahkahası at kişnemesini andıran bir kadınla ne yapsın ki? yüzü artık dikkatsiz saçmalıklarını telafi edemeyecek kadar bozulan, "ooh" ve "aah" nidaları embesilce gelen bu bostan korkuluğu neye benzer ki? mumyalaştırılan bu "çocuk" artık erkeğin erotik fantezilerini kamçılamayacaktır.
tercih şansı tanındığı takdirde erkeğin, "yetişkin-çocuk" karısını daha genç bir modelle değiştireceği rahatlıkla söylenebilir. parası bol olanların ve gösteri dünyasında çalışan erkeklerin eski karılarını atıp genç modellerle yaşamak gibi bir alışkanlığı vardır ve yüklü bir nafaka alan eski eşleri de durumdan şikayetçi olmaz. aslında sıkı bir pazarlık ettikleri için de muhtemelen çok memnundurlar.