ahmet haşim
seyahat, hele deniz seyahati ruhun bütün dertlerine devadır.
nietzsche'ye göre milletleri birbirine düşman yapan yegane kuvvet tarihtir. geniş bir insani anlaşmaya vücut verebilmek için yapılacak ilk iş tarih öğretiminin el birliğiyle ortadan kaldırılmasıdır.
eti tadan, artık kuru ekmeğe dönemez.
dünya basınına göz atılınca hükmedilir ki zamanımızda mide ve bağırsak beyinden çok daha şerefli birer organ derecesini almıştır.
on on beş seneden beri aynı nağmeyi geveleyip durduğumuzun bariz alametlerinden biri, okurun yeni ürünlere karşı gösterdiği hayretsizlik ve alışkanlıktır. bu alışkanlık ancak âdet şekline dönüşmüş bir hassasiyetin uysallığı değil midir?
"şimdi boyanmamış bir kadın yüzü, insana bir türlü medeni bir çehre hissini vermiyor."
çingene, insanın tabiata en yakın kalan güzel bir cinsidir. zannedilir ki bu tunç yüzlü ve fağfur dişli kır sakinleri insan şekline bürünmüş birtakım neşeli yeşil ağaçlardır.
âşık, yüz bulamayan adamdır.
maddi menfaatlerini müdafaada gösterdiği vahşet ve kabalık kabiliyetiyle yaradılışı hakkında akıllıyı bazen ümitsiz bırakan insan, ara sıra gösterdiği ulvi dayanışma manzaralarıyla, kurt ve sırtlanın iğrenç cinsinden olmadığını gösteriyor. ilkel hırsların çamurdan tabakası üstünde evrensel bir manevi ve medeni insanlık var.
leylek yaz mevsiminin kuşu değil, bizzat yazdır. kırmızı gagasının takırtısı sese dönüşmüş bir sıcak temmuzdur.
meyhane mukassi (kasvetli) görünür taşradan amma
bir başka ferah, başka letafet var içinde (nedim)
ciddi görünmek için soluk bir lisanla konuşmanın elzem olduğunu zannetmek, kibrin başlıca belirtilerinden biri ve belki de birincisidir.
ateşin kırk derecesi! bu çin, japon, amerika ve afrika'dan ziyade bir insan için görülmesi elzem, meraklı bir cihandır.
kadınlar için hakiki cazibenin ezeli düsturu bize göre daima şundan ibaret kalacaktır: çok konuşmamak ve yılışmamak. nice ilahi başların pembe dudakları her açılışta zihinden inen koca bir ahmaklık öküzüne yol veren bir kapı vazifesini görür. bu itibarla bazı kadın başları hakikatte altın, elmas ve yakuttan yapılmış tiksindirici birer alıklık yığınıdır.
seyahate çıkan bir dostunuzun size her vardığı yerden düzenli olarak mektup, kart yazarken birdenbire susması ya öldüğüne veyahut paris'e vardığına delalettir. paris'in havasına giren adam mektup yazmak için artık vakit bulamaz, böyle şeylerle meşgul olmayı hiç düşünemez.
bütün verimli hayat hırslarının harekete geçiricisi ettir ve hareketi ağır sebze yiyiciler etle beslenmeye alışıncaya kadar pençeli hayvanların aciz bir avı olmaya mahkumdur.
timur aydın: haşim'in üslubunu metaforik bir şölen olarak tarif etmek mümkündür. "üslup hakkında bir düşünce"de çocukluğunda çok sevdiği bir şiir dergisini yaşlılığında tekrar eline alan haşim, şiirlerdeki sıfatların, teşbihlerin, istiarelerin böcek koleksiyonlarında toplu iğneyle tutturulan ölü kelebekler gibi sayfalarda renkli birer naaş şeklinde durduğunu söyler.