antonio lopez campillo / juan ignacio ferreras
tanrılar meçhulden duyulan korkudan doğmuştur.
iç huzurunun en önemli bileşenlerinden biri, güvende olduğunu bilmektir. var olmaya devam edeceğinden emin olamamak, korku ve bunalıma yol açar. güçlü ve iyi bir varlık tarafından korunduğunu, esirgendiğini bilmek insanı sakinleştirir. üzerlerine titreyen bir baba olmayınca yoksullar ancak kadir ve affedici, aynı zamanda adil, kıskanç ve kindar bir tanrıya güvenebilir.
bilimin ise işleyiş biçimi, özü farklıdır. bilimsel bilgi, eleştirel düşüncenin uç biçimlerinden biridir. bilim adamları gözlerinin önündekine bile şüpheyle yaklaşarak sürdürür çalışmalarını. bu "imansızlar"ın öyleyse başka türden inançları vardır. birtakım varsayımlardan yola çıkarak çevrelerini anlayabileceklerine inanır onlar.
işte o varsayımlardan bazıları: dışarıda bizim algıladığımızdan farklı bir dünya vardır. dünya akılla kavranabilir. başka bir yerde olup bitenler bir yana bırakılarak dünya küçük parçalar halinde, yerel olarak incelenebilir. dünya matematiğin yardımıyla betimlenebilir. ve bütün bu varsayımlar evrenseldir.
söz konusu varsayımlar felsefi öncüllere dayanmaz. gayet kabul edilebilir bir dünya tassavuruna yol açan, ayrıca hepi topu parçası olduğu bir doğal ortamda yaşayan insanın durumunu anlamaya olanak veren uzun -binlerce yıllık- ve zor -kanlı- bir deneyimin ürünüdür.
bilim, insanın farkına vardığı sorunlar ve ihtiyaçlara daima doğrulanmış, kontrol edilmiş cevaplar getirmeye çalışmıştır. dinse, cevaplar önerdiğinde bile, hiçbir zaman en küçüğünü dahi doğrulayamamıştır.