ahmet mithat efendi
felâtun: "o, birader! allah versin, allah versin! kibarlık başka şey, eski dostları göremez olurlar."
râkım: (ıstırabından ne söylediğini dahi bilemeyerek) "estağfurullah birader! bugün zihnim pek perişandır. şu ziklas'ın kızı yok mu? büyüğü! hani ya şu can!"
felâtun: "evet, insanın canına sokacağı gelen can, değil mi? canına yandığım, anasını karanlıkta kucaklamak hatası olmamış olsaydı.."
râkım: "bırak allah'ı seversen! kızcağız can üzerinde."
felâtun: "niçin?"
râkım: "bilir miyim ben, niçin? galiba verem olmuş! hekimler aşk halidir diyorlar."
felâtun: "işte gördün mü? senin gibi filozofların yapacağı iş bu kadar olur. iffeti muhafaza edelim, edebi muhafaza edelim diye böyle körpecik kızları verem eder bırakırlar. bana ilgi duymuş olaydı, bak hiç böyle verem olur muydu? turp gibi yaşardı, turp!"