mehmet rauf
adi denilen kadınların diğerlerinden sadece şu farkları vardır ki onlarda her şey önceden bellidir, aldanmak tehlikesi yoktur. kimle iş gördüğünüzü bilirsiniz.
emin olun ki istiskalin ne olduğunu bilmeyen bir mahluk varsa o da kadındır. fakat ihanete gelince.. bakınız bunda benzeri yoktur. sanki sadece bunun için yaratılmıştır.
biz papaz değiliz ki bu manastırda yaşayalım. hayat kalabalık, güzel hava içinde olur. kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. insan, kalpleri birbirine bağlayan bu bağları o zaman anlar. öyle bir yer olmalı ki insan kalabalıkta yaşamalı fakat içine girmeden.
herkesin hayatında başkalarının iğrenç bulacakları anlar vardır.
dünyada intikam kadar tanımadığım bir his yoktur. bugün beni döven birini yarın biri döverken görsem ağlayacağım gelir.
azıcık fedakârlık olmayınca hiçbir şeyin uygulamaya geçmesi mümkün değildir.
eğer bütün ıstıraplarım bir ses bulsaydı hiç şüphe yok ki bu kadar vahşi, bu kadar merdümgiriz, bu kadar mutsuz olur, bu kadar karamsar ve karanlık olurdu.
insanın, hayatını temizliği, saflığı, dürüstlüğü için feda edebileceği bir kadın bulmanın ne kadar güç olduğunu düşündükçe kalbi ağlayacak kadar derin bir acıyla sızlıyordu. onun gibi biri; kendi şüphelerini, hâlâ tedavi edilemeyen bütün yaralarını ipek elleriyle saracak, onları iyi edecek, saflık ve sakin bir hayat içinde güzel kokularla dolduracak bir kadın..
kadınlar daima heyecan, daima telaş ederler; daima sinirleri rahatsızdır ve başları ağrır.
bir kadın mutlu etmek isterse her şeyi, severse her şeyi yapar.
türklük eğer kurtulacaksa kadınlar tarafından ve kadınlar sayesinde kurtarılacaktır. bunun için kadınlarımızı yükseltmeye çalışalım. yalnız, yalnız buna.
her şey boş, hep felsefeler, inançlar, sistemler.. hepsi. lakin bu kadınlardan bir tane olmayacak mıydı ki yüce bir ihtiyaca gönül versin ve tutkunu olsun, hayalî yüksek fikirlere özlem duysun, bu lekelerden tiksinsin, pak ve parlak yaşasın? hiç, hiçbir tane? halbuki o, bu imkânsızlığı olabilir zannetmişti.
ah, sadece aşk, sadece birbirini sevenlerin her şeyi unutup aydınlık, yaldızlı gördükleri coşkulu ve heyecanlı rüya var, sadece o, sadece o.