goethe
sanatın en yüksek amacı güzelliktir ve en son etkisi de zarafet duygusudur.
dilde titiz arılaştırıcılık, anlam ve düşüncenin yayılmaya devamını saçma bir biçimde reddetmektir.
bütün kültürsüz insanların ilgisi malzemeye -konuya- yöneliktir, işleme tarzına değil.
konuyu herkes önünde hazır görür, özü ancak ona bir şeyler katabilen bulur; biçim ise çoğunluk için bir sırdır.
bir edebi eser ne kadar ölçüsüz ve akılla kavranamaz özellikteyse o kadar iyidir.
edebiyat dünyasının bir özelliği vardır: onda hiçbir şey, içinden bir yeni, hem de aynı tarzın yenisi oluşmadan yıkılmaz. onda bu sayede ebedi bir hayat vardır; aynı zamanda ihtiyar, hem olgun hem genç hem de çocuktur ve yıkılma sırasında hepsi değilse de çok şey elde kaldığı için onunla boy ölçüşecek başka şey yoktur. bu dünyada yaşayanların başkalarının bilmediği bir çeşit mutluluk ve kendine yetme haline ulaşmalarının da nedeni budur.
yazmak, dili kötüye kullanmaktır.
görülüyor ki edebiyatta, nereye düştüğünü çok sormadan sadece tohum eken çiftçiyi taklit etmeliyiz.
gramer, onu küçümseyenlerden fena öç alır.
şimdi kitaplar okunmak, ders alınmak, yararlanılmak için yazılmıyor; yalnızca hakkında konuşulup yeniden fikir yürütülsün diye eleştirilmek için yazılıyor. kitaplar hakkında eleştiri yazıldığından bu yana eleştirmenlerden başka kimse okumuyor, onlar da şöyle böyle.
konuşacak olsan nasıl konuşurduysan öyle mektup yaz; o zaman güzel yazarsın.
konuya uygun bir genel tonu eserin tümüne yaymış olma görüntüsü kadar, büyük bir hayal gücü ve şairlik yeteneği gerektiren hiçbir şey yoktur.