cemil meriç
biz hepimiz, kendi basit menfaatlerimizi hakikat sanan gafilleriz.
dinin vicdanlarda mutlak hüküm sürdüğü devirler, felsefenin sustuğu devirlerdir. felsefe şüpheden doğar, şüphe, imanın zıddı. kalabalığa tek kitap yeter.
ebul ala el maari "insanlar iki kısımdır" der, "bir kısmının dini vardır, aklı yoktur; bir kısmının aklı vardır, dini yoktur." ve tanrı'ya meydan okur: "kekeme musa'nın karşısına çıkan allah, benim karşıma neden çıkmıyorsun?" der. "ben ki arabistan'ın en güzel konuşan insanıyım!" sonra ilave eder: "çıkmıyorsun, çünkü yoksun!"
"bilinçsiz ilim, insan ruhunun düşmanıdır." demiş, rabelais.
durkheim, "sosyoloji insanlann acılarını dindirmeyecekse lanet olsun böyle ilme!" der.
abbe meslier'nin adını taşıyan "le bon sens" adlı eser aslında baron d'holbach'ındır, tanrıtanımaz. abdullah cevdet, d'holbach'ın eserini "akl-ı selim" ismiyle çıkarmıştır.
bir ülkede şair ne kadar çoksa o ülke düşünce bakımından o kadar geridir. insanlar ve milletler yaşlandıkça şiirin yerine nesir geçer. düşüncesi henüz pozitifleşmemiş medeniyetlerde nesir çok ağır ilerler. bir 18. asır fransasında şiir susar, hakikatin haşin sesi, şüphenin ve akim çığlığı konuşur. derebeylik içtimai düzeni, bu devirde yıkılır.
18. asırda, engels'in dediği gibi, akıl burjuvazidir.
"bir kadını iyi tanımak, bütün kadınları tanımaktır." der napoleon.
quinet "la creation"da (yaradılış) "insan kâinatın efendisi değildir." der. gelip geçici bir kuvvettir. tabiatta çok kısa bir müddet, tırnaklarının izini, gözyaşlarını bıraktıktan sonra gidecektir.
"insanı insan yapan dış dünyayı değiştirmesi değil, dış dünyayı değiştirirken kendini de değiştirmesidir." diyen marx, en güzel sözü söylemiş olur.
bergson'un dediği gibi "cümleye başlarken başka insandım, bitince başka insan." ve bir ırmağın sularında iki değil, bir kere bile yıkanılmaz.
kültür, insanı gündelik kavgaların dışına çıkarır.
ideolojiler kinlerimize takılan maskelerdir.
engels, "teknik bu şekilde geliştiğine göre insanlık ya sosyalizme ya barbarlığa gidecektir." der.
h. lefebvre "paris komünası" adlı eserinde "bir tarihçinin ilk vasfı yalan söylememektir." der.
faşizm, kapitalizmin kendi kendini yeni metotlarla devam ettirmesidir.
her insanın yapabileceği en mükemmel işi en mükemmel şekilde yaptığı cemiyet bahtiyardır.
romain rolland'a göre din, insanın kendi dışında bir şeyleri sevmek istemesidir, ebediyete kadar uzanan sevgidir.
"bir ağacı bir insandan daha çok severim." der beethoven.
zirveye varan her cemiyet çökmeye yüz tutar.
köylü mütevekkildir, ahmaktır, batıl inançları vardır ve tarihin dışındadır. istihsal vasıtaları yenilenmedikçe köy hep aynıdır. ve bu vasıtaları kendi kendine değiştiremez.
rabelais "ben hakikat âşığıyım" der, "ama darağacına kadar" diye ilave eder.
vivekananda "aklın ve ilmin karşısında tutunamayan her din batıldır." der.
dinin tahlile tahammülü yoktur. dinle akıl ayrıdır. din bir coşuştur, bir ürpertidir. ilim tanrı'nın varlığını veya yokluğunu ispat edemez. ilim bu bakımdan agnostiktir. ilimle din arasında hiçbir uzak-yakın münasebet yoktur. aklın ışığı imandan uzak tutulmalıdır.
sınır çizmek bilginin başlangıcıdır.
opera bütün sanatların sentezidir, sanatların sanatıdır.
insanlar çizmesini yaladıkları şefin, sonradan suratına tükürecek kadar aşağıdırlar. kurtlar ihtiyar kurtları parçalarlar ama onlara hakaret etmezler. oysa insanlar, karşısında küçüldükleri insanı affetmezler.
"fare için en korkunç hayvan kedidir, aslan değil."
michelet'e göre de kalabalık devdir, kahraman onun omuzlarına binmiş bir cüce.
carlyle de "tarih büyük adamların biyografisinden ibarettir." der.
burjuvazi tarih sahnesine çıkan sınıflar içinde en büyüğü, en değerlisi, insanlığa en çok şey katanıdır.
politika, sürüleri gütme, sınıflar arasında bir denge kurma sanatıdır. politika cemiyet halinde yaşayan insanların mümkün olduğu kadar birbirlerine az zarar vererek yaşamalarını temin eder.
tarafsız olmak yalanların en iğrenci. yaşayan her uzviyet taraf tutar, taraf tutmamak oportünizmlerin en adisidir.
hafızanın kanunu, aşkın kanunudur. insan ancak sevdiğini öğrenir.
"felsefenin kuşu alaca karanlıkta uçar." der hegel.
"hayat düşünenler için trajedi, hissedenler için komedidir."
anakarsis "kanun, küçük sineklerin takılı kaldığı, büyüklerin yırtıp geçtiği bir örümcek ağıdır." der.
bir çağda hakim olan düşünceler, hakim sınıfın düşünceleridir.
nietzsche, "herhangi bir düşünce insanın insan olarak yaşamasını sağlıyorsa doğrudur." diyor.
en büyük ideoloji anayasadır.
bir düşünce ne kadar bizimkine benzemiyorsa, bizimkini o kadar tamamlar. en büyük dostlarımız bizim gibi düşünmeyenlerdir.
dünya her gün bir parça daha mükemmelleşmesi gereken bir oyuncağıdır insanın.
süleymancılığın başı olan süleyman tunahan'ın rus casusu olduğu söyleniyor.
fransızların bir sözü vardır. "tek kitaplı insandan korkulur." derler. tek kitaba bağlanan insan, tek düşünceye bağlanan insan gerçekten korkutan insandır. bu düşünce hakikatin bütününü kucaklar veya kucaklamaz.
insanı toprakta sürünen bir hayvan olmaktan kurtaran tek doktrin spiritüalizmdir.
medeni bir dilde birbirinin aynı olan iki kelime bulunmaz.
bizde edebiyatın kökü edeb: davet etmek, ziyafete çağırmak. sonra kelime manasını genişletmiş: ruhun ziyafetine davet.
çileler ve felaketlerle doludur büyük adamın ömrü.
vahye dayanan bir medeniyetin aydınlık olmaya ihtiyacı yoktur.
münevveri şartlandıran, münevverin düşüncelerine istikamet veren, düşüncesinin hudutlarını çizen, kucağında yaşadığı cemiyettir. kimse bunun dışına çıkmamıştır ve çıkamaz.