walter benjamin
"hiç kimse." der pascal, "öldüğünde arkasında bir şey bırakmayacak kadar yoksul değildir."
servet ve yoksulluk karşısında duyulan soylu kayıtsızlık, üretilen şeyleri terk etti. her biri sahibine damgasını vurarak ona yalnızca bir çulsuz ya da bir dolandırıcı gibi görünme seçeneğini tanıyor. aslında zekâ ve sıcakkanlılık gerçek lükse nüfuz edip onu unutturabilir; ama önümüzde resmi geçit yapmakta olan lüks mallar öylesine yüzsüz, öylesine kesif ki, zihnin fırlattığı bütün oklar bu sert yüzeye çarpıp parçalanıyor.
bir atina töresi, sofradan ekmek kırıntılarını toplamayı yasaklıyordu; çünkü bunlar kahramanlara aitti. eğer toplum zorunluluk ve açgözlülüğün baskısı altında, doğanın armağanlarını ancak yırtıcı bir hırsla alacak, en yüksek kârla satabilmek uğruna dalından ham meyvayı koparacak, karnını tıka basa doldurmak uğruna her çanağı sıyıracak kadar soysuzlaştıysa, o zaman dünya yoksullaşacak, toprak kötü hasat verecektir.