charles bukowski
masanın öbür yanında işitme cihazı olan bir adam vardı, kablosu yüzünün yanından sarkıp pillerin bulunduğu gömlek cebine giriyordu. ofis loş ve rahattı. üstünde eski, kahverengi bir takım vardı, gömleği buruşuk, kravatı kenarlarından yıpranmıştı. heathercliff'ti adı.
ilanı bir yerel gazetede görmüştüm ve adres odama yakındı.
gözü gelecekte genç adamlar aranıyor. tecrübe gerekmez. dağıtım bölümünde başla ve yüksel.
azimli görünmeye çalışan dört beş gençle beraber dışarıda bekliyordum. başvuru formlarımızı doldurup teslim etmiştik, şimdi bekliyorduk. en son ben çağrıldım.
"bay chinaski, demir yolları'ndan neden ayrıldınız?"
"demir yolları bir gelecek vadetmiyor diye düşündüm."
"iyi bir sendikaları, kapsamlı bir sağlık ve emeklilik sigortaları var."
"benim yaşımda emeklilik düşünmek yersiz."
"new orleans'a neden geldiniz?"
"los angeles'ta geniş bir çevrem var, bir kariyer edinmeme engel teşkil ettiklerini düşünmeye başlamıştım. rahatsız edilmeden konsantre olabileceğim bir yerde olmak istedim."
"bizimle çalışmayı sürdüreceğinizden nasıl emin olabiliriz?"
"olamazsınız."
"neden?"
"ilanınızda azimli birine gelecek vadediyorsunuz. gelecek görmezsem işi bırakırım."
"neden sakal tıraşı olmadınız? bir bahis mi kaybettiniz?"
"henüz değil."
"henüz değil mi?"
"hayır, ev sahibimle sakalıma rağmen bir günde iş bulacağıma dair bahse girdim."
"peki, sizi haberdar ederiz."
"telefonum yok."
"ziyanı yok bay chinaski."
çıkıp odama döndüm. kirli koridorun sonundaki banyoya gidip sıcak bir banyo yaptım. sonra elbiselerimi tekrar giyip sokağa çıktım ve bir şişe şarap aldım. odama dönüp pencerenin önünde şarabımı yudumlayıp bardakileri, gelip geçenleri izledim. yavaş içiyordum ve bir silah bulup çabucak şu işi bitirmeyi geçirdim aklımdan tekrar -fazla konuşup düşünmeden. cesaret meselesi. ben pek cesur değildim. şişeyi bitirip yattım. sabah dört sularında kapının çalınmasıyla uyandım. elinde telgraf bir çocuk. telgrafı açtım:
bay chinaski. sabah 8'de işte olun.
r.m. heathercliff.