carl sagan
1890'lı yıllarda italya’nın güzel toskana kırlarında dolaşıyor olsaydınız, okuldan atılmış, uzun saçlı bir gencin pavia yolunda ilerlemekte olduğunu görürdünüz. almanya'daki öğretmenleri ona adam olamayacağını, sorduğu soruların sınıf disiplinini bozduğunu, okulu bıraksa daha iyi edeceğini söylemişlerdi. böylece okulu bırakan genç, toskana kırlarının güzelliklerinde dolaşırken, zihninde sınıfta düşünmeye zorlandığı konulardan başka sorunlara yanıtlar aramaya koyuldu. bu gencin adı albert einstein'dı ve zihninde yanıt aradığı sorunlar dünyayı değiştirdi.
italya'nın toskana vilayeti yalnızca genç einstein'ın vaktini geçirdiği bir yer değildir. toskana tepelerine tırmanıp oradan bir kartal gibi düzlükleri seyreyleyen biri daha yaşamıştı 400 yıl kadar önce: leonardo da vinci.
leonardo'nun resim, heykeltıraşlık, anatomi, jeoloji, doğa tarihi ve sivil ya da askeri mühendislik alanlarındaki ilgi ve çalışmalarından başka kendini kaptırdığı bir alan daha vardır: insanın uçabileceği bir araç yapmak. bu konuda resimler çizdi, modeller yaptı, tam boy prototipler üretti. fakat hiçbiri de işlemedi. o tarihlerde yeterince güçlü ve hafif bir motor yoktu. ne var ki çizimler müthişti. daha sonraki kuşakların bu alandaki cesaretine hız verdi. leonardo da vinci'nin başarısızlık nedeniyle moralinin bozulduğu olurdu. fakat kabahat onun değildi. xv. yüzyıl onu kapanına kıstırmıştı.