jean meslier
din, ahlakı felce uğratır.
tanrı fikri, tanrı'yı kime kabul ettirir? güçsüzlüğe uğramış, tasalı, bıkkınlık geçirmiş, ümitsiz ve bu dünyadan usanmış insanlara; gerek yaşın etkisiyle, gerek maluliyet eseri olarak ruhlarındaki güçlü şevk ve duyguları sönmüş bazı kimselere.
din, ancak, huylarını ya da zamanla kendilerini uslandırmış olanlar için bir dizgindir. tanrı korkusu ancak, günah işlemeyi çok güçlü olarak istemeyen ya da artık günah işleyecek bir durumda bulunmayan kimseleri günah işlemekten alıkoyar.
yürürlükte olmayan kudretler korkusu, ender olarak yürürlükte olan kudretler korkusu kadar kuvvetli olur. bilinmeyen ya da uzaktaki ceza ve eziyetler, halkın üzerinde, dikili bir darağacından ya da ibret olsun diye asılmış bir adamdan daha az etkilidir.
çevremizde kimse yoktur ki, tanrı'nın gazabından korkusu, efendisinin gözünden düşme korkusu kadar büyük olsun. bir maaş, bir unvan, bir rütbe, cehennemin azaplarını ve cennetin zevklerini unutturmaya yeter. bir kadının okşamaları, "zatı ecellü âlâ"nın tehditlerine hemen her gün üstün gelir. kibar bir kişi üzerinde bir zarif söz, bir komedyen üzerinde bir espri, dinin bütün korkunç haberlerinden, vaatlerinden çok daha etkili olur.
şiddetle tutkun olduğu şeyleri bu dünyada eline geçirince kimse ahireti düşünmez. çok ateşli bir aşığın gözünde, sevgilisinin huzuru cehennemin ateşlerini söndürür ve yüzünün güzelliği cennetin bütün hazlarını siler.
toplumun hoşuna gitmek arzusu, gelenek ve göreneklerin baskısı, gülünç olma korkusu, "alem ne der?" endişesi, bütün dini fikirlerden daha güçlüdür.
bütün dinlerin konusu, günahkar, nankör ve asi insan ile öfkeli tanrı'nın arasını bulmaktır.
tanrısallığın gazabını yatıştırmak için iyi bir günahkarın yeterli olduğu bize temin edilmez mi? bununla birlikte, bu iyi günahkarın tam bir samimiyetle söylendiği görülmez. herhalde büyük hırsızların, ölürken bile, gasp yoluyla kazandıkları malları geri verdikleri çok ender görülür. insanlar sonsuz ateşlere, bu ateşlere karşı kendilerini temin edemedikleri takdirde maruz olacaklarına kuşkusuz inanırlar. ancak servetlerinin bir bölümünü vakfederek, bu dünyada servet edinmelerinin tarzı hakkında pek gönlü rahat olarak ölmeyen dolandırıcı sofular çok azdır.