
böylesi üç tür yatıştırıcı vardır: zavallılığımızı küçümsememizi sağlayacak muazzam oyalanmalar, bu zavallılığı azaltacak dolaylı tatminler, bizi buna karşı duyarsızlaştıracak keyif verici maddeler.
acı bizi üç yönden kuşatır: kaderi çöküş ve yok oluş olan, uyarı işaretleri olarak ağrı ve kaygıdan da yoksun kalmayan kendi vücudumuz; karşı durulmaz, acımasız, yıkıcı güçlerle bizi mahveden dış dünya ve son olarak da diğer insanlarla ilişkilerimiz. bu son kaynaktan gelen acıyı belki de diğerlerinin hepsinden daha can yakıcı buluruz. başka yerlerden kaynaklanan acılar kadar kaçınılmaz olsa da, bu acıyı gereksiz bir fazlalık olarak görme eğilimindeyizdir.
mutluluk, olanaklı olduğunu kabul ettiğimiz daraltılmış biçimiyle, bireysel libido ekonomisine ait bir sorundur. bu konuda herkese uyabilecek bir öğüt yoktur, herkes hangi özel yoldan mutlu olabileceğini kendi bulmalıdır.
insanları mutluluğa götürebilecek pek çok yol vardır; ama insanı mutluluğa götüreceği kesin olan hiçbir yol yoktur.