thomas bernhard
biz insanın düşünebileceği en iğrenç hükümete sahibiz, en sahtekarına, en kötüsüne, en hainine ve aynı zamanda en budalasına. ama biz bu alçak, sahtekar, kötü, yalancı ve budala ülkeden dışarıya baktığımızda, öteki ülkelerin de aynı biçimde yalancı ve sahtekar ve kısacası aynı biçimde aşağılık olduğunu görüyoruz.
ama bu diğer ülkeler bizi o kadar ilgilendirmiyor. yalnız bizim ülkemiz bizi ilgilendiriyor ve bu yüzden her gün kafamıza öylesine vuruyor ki bu, arada çoktan gerçekten baygın olarak, hükümetin hain, budala, sahtekar, yalancı ve üstelik de akıl almaz biçimde aptal olduğu bir ülkede varlığımızı sürdürmek zorunda kalıyoruz.
düşündüğümüz zaman her gün, sahtekar, yalancı ve hain bir hükümet tarafından, üstelik de düşünülebilecek en aptal hükümet tarafından yönetildiğimizi hissediyoruz ve bunu hiçbir biçimde değiştiremeyeceğimizi düşünüyoruz, en korkunç olanı da bu, bunu hiçbir biçimde değiştiremeyeceğimiz, hem de bu hükümetin her geçen gün daha da yalancı, sahtekar, hain ve alçak oluşunu baygın durumda seyretmek zorunda oluşumuz, yani bu hükümetin gittikçe daha beter ve gittikçe daha çekilmez oluşunu üç aşağı beş yukarı sürekli bir şaşkınlık durumu içinde seyretmek zorunda oluşumuz.
ama yalnız hükümet değil yalancı, sahtekar, hain ve alçak olan, parlamento da öyle ve bazen bana öyle geliyor ki parlamento hükümetten daha da sahtekar ve yalancı ve nihayet bu ülkedeki hukuk ve bu ülkedeki basın ve nihayet bu ülkedeki kültür ve nihayet bu ülkedeki her şey ne kadar yalancı ve hain; bu ülkede onlarca yıldır yalnız yalancılık ve sahtekarlık hakim ve hainlik ve alçaklık. gerçekten de bu ülke artık kesinlikle dibe vurdu ve yakında anlamından ve amacından ve aklından vazgeçecek.
ve her yanda şu demokrasi gevezeliği! sokağa çıkıyorsunuz ve durmadan gözlerinizi ve kulaklarınızı ve de burnunuzu kapatmanız gerekecek, sonunda bütünüyle toplumsal tehlikeye dönüşen bu devlette hayatta kalabilmeniz için. her gün gözlerinize inanamıyorsunuz ve kulaklarınıza inanamıyorsunuz. her gün bu mahvolmuş ülkenin ve bu rüşvetçi devletin ve bu budalalaştırılmış halkın çöküşüne giderek artan bir şaşkınlıkla tanıklık ediyorsunuz.
ve bu ülkedeki ve bu devletteki insanlar buna karşı hiçbir şey yapmıyorlar. işte bu, benim gibi bir insana azap veren şey. insanlar doğal olarak bu devletin her geçen gün daha da alçaldığını ve her geçen gün daha da hainleştiğini görüyor ve hissediyorlar ama buna karşı hiçbir şey yapmıyorlar. politikacılar katil, evet kitle katili her ülkede ve her devlette. yüzyıllardan beri politikacılar ülkeleri ve devletleri öldürüyor ve kimse onlara engel olmuyor.
ve biz ülke ve devlet katilleri olan en kuş beyinli ve aynı zamanda en düşüncesiz politikacılara sahibiz. devletimizin doruğunda devlet katili olan politikacılar var, parlamentomuzda devlet katili olan politikacılar oturuyor, gerçek bu. her başbakan ve her bakan, bir devlet katili ve dolayısıyla da ülke katili ve biri gidiyor, diğeri geliyor. bir katil başbakan gidiyor, diğer bir katil geliyor başbakan olarak. bir devlet katili bakan gidiyor, bir diğeri geliyor. halk politikacıların öldürdüğü şey hep ama halk bunu görmüyor, hissediyor gerçi böyle olduğunu ama bunu görmüyor, trajik olan da bu.
bir devlet katili başbakanın ayrılışına sevindiğimiz anda hemen öteki geliyor bile, korkunç bu. politikacılar devlet katili ve ülke katili ve iktidarda oldukları sürece cinayet işliyorlar utanmadan ve devletin hukuku da onların hain ve alçak cinayetlerini destekliyor, onların hain ve alçak yolsuzluklarını. ama her halk ve her toplum sahip olduğu devleti hak ediyor ve böylece de politikacı olarak kendi katillerini. ne kadar hain ve dar kafalı devlet sömürücüleri ve hain ve düzenbaz demokrasi sömürücüleri!