philip kaufman
bazı adamlar kurtarılamaz.
şehvetini beslemeyi kim istemez? her ahlaksız açlığı?
insan avcı olmaktan av olmaya ne kadar da çabuk geçebilir! zevk birisinden nasıl da alınıp başkasına verilebilir!
aziz augustine meleklerin ve iblislerin aramızda dolaştığını söyler. bazen ikisi birden aynı adamın ruhunu zapt eder. o zaman kimin gerçekten iyi kimin kötü olduğunu nasıl bilebiliriz?
yangın resmi çizmek yangın çıkarmaktan daha iyi değil mi?
zirveye ulaşmak için daha büyük bedel ödemek lazım. kucağıma oturmalısın. "okuyucularından çok fazla şey bekliyorsun sen." bazı şeyler kağıda aittir, diğer şeyler hayata.
sohbet, vücudun başka organları gibi en iyi ıslanınca olur.
deli bir koca suçlu bir kocadan daha iyidir.
politikanın birinci kuralı. kafanın vurdurulmasını isteyen, asla giyotini indiren değildir.
hayatta gördüklerimden sonra ilgimi çeken çok az şey oluyor.
profesör, colombe'un eteğini belinin bile üzerine çekti. bırak öğreteyim sana dedi. aşkın yollarını öğreteyim. bununla beraber çoraplarını indirdi. dizlerinin altına kadar indirdi. orada bacaklarının arasında durdu. bir lale kadar pembe, bir balık kadar ıslak. onun venüs tepesine baktı. sarı tüylü kukusuna. tanrı'nın kırpan gözüne.
sayfalarda bu kadar kötü bir kadın olmasam gerçek hayatta iyi bir kadın olamazdım.
genç bir kadının hayatında kitapları bir kenara bırakıp deneyimle öğrenmesi gereken zaman gelir.
seslendirmememiz gereken hisler vardır. çünkü yapmamız gereken şeyleri yapmaya itebilirler bizi.
tanrı adına kan döken ilk insan ben değilim. sonuncu da olmayacağım.
her birimizin içinde öyle güzellik ve çirkinlik var ki.. hiçbir insan bundan ayrı değil.
özgürlüğü en olmayacak yerlerden birinde buldu o. bir mürekkep şişesinin dibinde. bir kalemin ucunda. ama sizi önceden uyarayım. hikâyesi kanlı. karakterleri ise ahlaksız. temaları ise sıhhatsiz. ama fazileti bilmek için ahlaksızlığı da bilmek şarttır. ancak o zaman bir adamı tam olarak bilebilirsiniz. o yüzden gelin. size meydan okuyorum. sayfayı çevirin.