pascal
küçücük bir şey teselli eder bizi, küçücük bir şey üzmeye yeter de ondan.
o kadar mağruruz ki herkesin, hatta biz dünyadan geçip gittikten sonra geleceklerin bile bizden haberdar olmasını isteriz ve o kadar kibirliyiz ki etrafımızdaki beş altı kişinin takdiri bizi hoş tutup tatmin etmeye yeter.
hem hakikatten hem de hakikati bize söyleyen insanlardan nefret ettiğimiz doğru değil mi? kendi lehimize bizi aldatanlardan hoşlandığımız ve olduğumuzdan farklı görünerek bu insanlar tarafından takdir edilmek istediğimiz doğru değil mi?
erdemli kalmayı kendi gücümüzle değil, birbirine zıt iki kusurun birbirini dengelemesi sayesinde başarıyoruz. tıpkı iki zıt rüzgâr arasında ayakta kalmak gibi. kusurlardan birini ortadan kaldırın, diğerine sürüklenirsiniz.
bizim tarafımızdan sevilmekten çıkarı olanlar, hoşa gitmediğini bildikleri bir hizmeti vermekten kaçınırlar. nasıl muamele görmek istiyorsak o şekilde muamele ederler bize: hakikatten nefret ederiz, onlar da hakikati gizlerler. övülmeyi severiz, bizi överler. aldatılmayı severiz, aldatırlar.
bizi insanlık durumumuzun mutsuzluğuyla yüz yüze getirecek kolay ve sakin bir hayat değildir peşinde koştuğumuz; savaşın tehlikeleri, vazifenin zorlukları da değildir. asıl aradığımız, bizi halimizi düşünmekten alıkoyacak ve oyalayacak bir koşuşturmadır.