lawrence krauss
bilimde büyük etki yaratmanın yolu, sürüyle birlikte gitmekten değil, ona ayak diremekten geçer.
"nasıl oluyor da hiçbir şey olmayacağına bir şey var?"
kapalı bir evrende bir yönde yeterince uzağa bakarsanız kafanızın arkasını görürsünüz.
karanlık enerjinin kökeni ve doğası hiç kuşkusuz bugün temel fiziğin en büyük muammasıdır. nereden kaynaklandığına ya da neden sahip olduğu değerde olduğuna dair temel bir anlayıştan yoksunuz. evrenin genişlemesine neden nispeten yakın bir dönemde, yalnızca son 5 milyar yıl içinde hakim olmaya başladığına dair de bir fikrimiz yok bu yüzden. karanlık enerjinin niteliğinin evrenin kökeniyle temel bir bağı olduğundan kuşkulanmamız gayet doğal. öyle sanıyoruz ki geleceğimizi karanlık enerji belirleyecek.
matematiksel bakımdan güzel olan yegane evren, düz bir evrendir.
kesin olan bir şey vardır: toplam enerjinin tam ve kesin olarak sıfır olduğu tek bir evren vardır.
bilim, fizikçi steven weinberg'ün vurguladığı üzere tanrı'ya inanmayı imkansız kılmaz, daha doğrusu tanrı'ya inanmamayı mümkün kılar. bilim olmaksızın her şey bir mucizedir. bilimle birlikte hiçbir şeyin mucize olmaması olasılığı kalır. bu durumda dini inanç giderek gereksiz ve ilgisiz bir hal alır.
hiçlik kararsızdır. hiçlik, bir anlığına bile olsa her zaman bir şey üretir.
ilahiyatçılar toplu iğnelerin başı üzerine oturan melekler ya da bugünkü eşdeğeri her neyse onun hakkında fikir yürütebilirler. ilahiyat ondalık basamaklardan yoksun olmakla kalmıyor: gerçek dünyayla en ufak bir bağıntıdan da yoksun. thomas jefferson'ın virginia üniversitesi'ni kurarken dediği gibi:
"ilahiyat profesörlüğünün kurumumuzda yeri olmayacak."