william s. burroughs
nasıl başlamıştı? delikanlılığımdan beri bir sırrın, en temel bilgilere ulaşmamı, en temel bazı soruları yanıtlamamı sağlayacak bir anahtarın peşindeydim. ne var ki tam olarak ne aradığımı, en temel bilgi ve sorularla ne kastettiğimi tanımlamakta güçlük çekiyordum. bir dizi ipucunu takip ediyordum.
uyuşturucunun bağımlıya verdiği haz, uyuşturucu ihtiyacından kurtulmanın verdiği rahatlamadır.
belki de bütün hazlar rahatlamadır ve basit bir formülle ifade edilebilir. haz, rahatlamayı sağlayan huzursuzluk ya da gerilimle doğru orantılı olmalıdır. bu, junk'ın verdiği haz için de geçerlidir. adamakıllı junksızlık illetine tutulana kadar hazzın ne olduğunu anlayamazsınız.
uyuşturucu bağımlılığı belki de hazzın ve bizzat hayatın temel formülüdür. bir kez yakalanmayagör, alışkanlığı kırmanın bu kadar güç olmasının ve kırıldığında ise ardında bir boşluk hissi bırakmasının nedeni budur. bağımlı, bu formülü, hayatın özünü ucundan köşesinden kavramıştır ve bu bilgi, onun için hayatı katlanılabilir kılan sıradan doyum kaynaklarını kurutmuştur.
bir adım daha ileri gitmek, gerilimin ve hazzın ne menem bir şey olduğunu anlamak, bu faktörleri denetim altına almanın yollarını keşfetmek.. nihai sırrı bir türlü ele geçiremedim ve arayışımın simyacıların felsefe taşını aramaları kadar kısır ve saptırılmış bir şey olduğu sonucuna vardım. bir sır, bir anahtar, bir formül gibi kavramlarla düşünmenin bir hata olduğuna karar verdim: sır, hiçbir sırrın olmamasıdır.
ama yanılıyordum. bir sır var ve şimdi cahil ve şeytani insanların elinde; öyle bir sır ki, atom bombası bile onun yanında gürültülü bir oyuncak kalır. ve hoşunuza gitsin ya da gitmesin ben de bu işin içindeydim. çoktan bu yolda hayatımı ortaya koymuştum. popomu kımıldatmadan oturmaktan başka bir şey elimden gelmezdi.
junk bir anahtardır, hayatın bir ilkörneğidir. birisi junk'ın tam olarak ne olduğunu anladığında hayatın sırlarına, nihai cevaplara da ulaşmış olacaktır.