charles baudelaire
insanın içindeki güneşin ışığıyla aydınlanan, şarabın o büyük gösterileri ne görkemlidir! insanın ondan devşirdiği o ikinci gençlik nasıl da hakiki ve ateşlidir!
fakat insanı şimşek gibi çarpan zevkleri ve halsiz bırakan cazibesi de aynı ölçüde korkunçtur. lakin ey hakimler, yasa koyucular, dünyanın efendileri! mutluluğun yumuşattığı, erdem ve sağlığa kolayca kavuşma talihine sahip olan sizler, vicdanınıza ve aklınıza danışarak söyleyiniz: dehasını içkiden alan bir adamı kınayacak o amansız ruh gücü aranızda hanginizde var?
yeryüzünde hiçbir zaman acılarını uykusunda yeterince dindiremeyen, adı sanı bilinmeyen sayısız insan vardır. şarap onlar için şarkılar ve şiirler yazar.
eğer insan artık şarap imal etmeseydi, bence gezegenimizin sağlığında ve aklında, şarabın sorumlu tutulduğu aşırılıklardan ve sapkın davranışlardan çok daha korkunç bir boşluk, bir eksiklik, bir kusur oluşurdu. naifliğinden veya prensip gereği hiç şarap içmeyen insanların ahmak veya ikiyüzlü olduklarını düşünmek akıllıca değil midir?
ahmaktan kastım ne doğayı ne de insanlığı tanıyan insanlar; sanatın geleneksel araçlarına burun kıvıran sanatçılar; mekaniğe küfreden işçiler. ikiyüzlülere gelince bunlar da gizli oburlar, yemeklerde gizlice şarap içen ve kendilerine bir miktar şarap saklayan sözüm ona ağırbaşlı geçinenlerdir. yalnızca su içen bir adam hemcinslerinden bir sır saklıyordur.
pek bilinmeyen eski bir yazar şöyle demiş: "içen adamın neşesine hiçbir şey denk olamaz, içilen şarabın verdiği neşe dışında."
kötü sarhoşlar vardır; bunlar doğuştan kötüdürler zaten. şarap içen kötü insan iğrençleşirken, iyi insan gerçekten şahane olur.
bir esrar bağımlısının uyumlu sevgisinin katılamayacağı duygusal bir birleşim yoktur.
bir kaşık reçelle yeryüzünün ve gökyüzünün bütün nimetlerini bir anda elde edebilen bir insan bunun binde birini bile çalışarak asla elde edemez.
aklıselim, dünyevi şeylerin asli bir varoluşa pek sahip olmadıklarını ve asıl gerçekliğin yalnızca düşlerde yattığını bizlere söyler.
insan güçlü bir uyuşturucudan aldığı kadar yeni ve ince hazları acıdan, felaketten ve yazgıdan da alabilme ayrıcalığına sahiptir.
fransız filozof blaise pascal "düşünceler" adlı kitabında şöyle demiştir: "insan ne melektir ne de hayvan. ve acıklı bir gerçektir ki melek olmayan çalışan kişi, sonunda hayvan olur."